Anadolu'nun özellikle soğuk ve yüksek yerlerinden tüm ülkeye
yayılmış bir efsanedir, Kangal Köpeği ile kurt arasındaki mücadele. Birisi
çobanların ve sürünün can dostu, diğeriyse çobanın korkulu rüyası, sürünün ve
Kangal Köpeği'nin düşmanı olarak biliniyor. Peki iki hayvan ırkı gerçekten de
birbirine düşman olabilir mi? Kangal Köpeği ve kurt hangi durumlarda karşı
karşıya gelir, hangisi kazanır? İşte işin popüler kültürle harmanlanmış efsane
kısmı bu sorulardan itibaren başlıyor. Gelin hayal ederek aydınlatalım bu
konuyu.
Dağlarda, kırlarda gezen bir kurduz şimdi. Anadolu'nun soğuk
gecelerinde mağaralarında uyuyan, aç geçirilen günlerin sonunda ise geniş
arazilerde dikkatle gezinen bir sürüdeyiz. Müthiş bir ekip çalışmasıyla
avlanır, temel hayat gayemiz olan hayatta kalma amacıyla hiçbir ziyafet
fırsatını kaçırmayız. Bir tavşanın peşinde koşmak mı, yoksa 250 koyunluk bir
sürüyü çevreleyip karnımızı tıka basa doyurmak mı? Hangisini seçerdiniz?
Elbette 250 yürüyen et torbasının peşinden gitmeliyiz. Ama karşımızda bu
sürünün etrafında hiç durmadan gezen birileri var. Sahi, kim bunlar?
Şimdi de Kangal'da bir köyde, akşamüstü kapının önünde
uyuyan bir köpeğiz. Islık ve koyun sesleri bizi uyandırıyor, heyecanlanıyoruz.
Görev bizi bekliyor. Hava kararırken, sürümüzle birlikte geniş arazilerde
ilerliyoruz. Birimiz sürünün dağılan ucunu toparlıyor, birimiz arkada kalanları
sürüye yetişmeye zorluyor, birimiz sürünün arasında ilerliyor. Biz ise bir
Kangal Köpeği'nin bedeninde, bembeyaz sürümüzün ilerleyişini çevrenin en yüksek
kayasının üzerinden takip ediyoruz. Bir diğer yandan da etrafı gözlüyor,
burnumuzu ve kulağımızı pür dikkat kullanıyoruz. Zifiri karanlıkta, uzaklardan
bir koku geliyor. Yabancı bir koku, belli belirsiz çıtırtılar bizi ayağa
dikiyor. Gözlerimizi diktiğimiz yerden karartıların bizi takip ettiğini
farkediyoruz.
Kangal Köpeği ile kurdun mücadelesi, işte burada, insanoğlunun
köpeği ve besi hayvanlarını evcilleştirmesiyle başlar. Böyle bir şey hiç
olmamış olsaydı da muhtemelen besin zincirinde çakışacak bu iki ırk, yine
mücadele içinde olacaklardı. Ancak bu mücadele söylencelerle yayılan şekilde,
birbirlerini gördükleri yerde ölümcül dövüşlere dönüşen bir mücadele değil. Bu
mücadeleyi soğuk savaş dönemindeki devletler arası mücadeleye benzetebiliriz. Sıcak
temas istemezler, çünkü bilirler ki karşı taraf çok tehlikelidir. Yaralarını
saramayacağı mücadelelere girmenin ise iki sebebi vardır: birisi açlık, diğeri
görev...
Sürünün başındaki çoban olalım bir süreliğine. Koyunlar
yolculuğun yorgunluğu ve doymuşluk hissiyle uyumaya başlamışlar. Sürü durmuş
biz durmuşuz, çay kaynıyor. Çayın közüne eğilip sigaramızı yakmaya çalışırken
köpeklerimizin hareketlendiğini seziyoruz. Kayaların üstündeki can dostumuz,
bir noktaya kilitlenmiş, hırıltılar çıkarıyor. Diğerleri bu sesi duyar duymaz o
bölgeye bakıyor ve havlamalar başlıyor. Köpeklerimiz bir şey gördüler. Bizim ne
olduğun şüphemiz var mı? Soğuğun memleketinde, sürüsünün başında tecrübeli bir
çobansanız bu hareketlenmenin ne demek olduğunu hemen anlarsınız.
Sürüdeki bir koyunun bedenine giriyoruz bu kez. Tam karnımız
doymuş, sürü durmuş ve uykumuz gelmişken köpeklerin havlamasıyla irkiliyoruz.
Havlamalar şiddetleniyor ve içlerinden birisi karanlığa doğru koşmaya başlıyor.
Çoban elinde feneriyle koşarak geliyor ve köpeğin koştuğu yere ışığını tutuyor.
Evet, korkulu rüyamız tam da karşımızda duruyor. İkişer tane parıldayan göz,
çobanın ışığı tuttuğu her yerde beliriyor. Çaresiz, neler olacağını bekliyoruz.
Köpekler bir o yana bir bu yana koşarken sürüde de bir tedirginlik başlıyor.
Bu noktadan sonra kimin kazanacağına şartlar karar verir.
Ancak iki ezeli rakibin mutlaka sonunda kaybedeceği bir durum var: kavga. Bir
kurt veya kurt sürüsü, karşısında neredeyse kendisi kadar boyutlarda ve yüksek
sesler çıkarıp hırçın tavırlar gösteren köpeklerle dövüşmek istemez. Hiçbir
köpek de, kendisinden biraz veya çok fazla büyük olan kurtlarla teke tek
savaşmak istemez. İşte burada şartlar devreye giriyor. Kurt sürüsü çok aç
kalmışsa kavga kaçınılmazdır. Köpek ekibinin alfası çok agresifse kavga
kaçınılmazdır. Kurtlar sürüye gereğinden fazla yaklaşırsa kavga kaçınılmazdır.
Şartlar kurt ile Kangal Köpeği'ni karşı karşıya getirdiğinde her
ikisi de sorunu kavga etmeden çözmenin yolunu ararlar. Ancak kavga kaçınılmaz
olduğunda, devreye güç, yorgunluk, açlık, sayı gibi pek çok faktör girer. Zinde
bir kurt ile zinde bir Kangal Köpeği'nin kavgasından Kangal Köpeği'nin sağ
çıkma olasılığı çok düşüktür. Ancak ikisi de son derece zeki hayvanlardır ve
kaybedecekleri bir kavgaya kolay kolay girmezler. Zayıf, güçsüz bir kurt ile
güçlü bir köpeğin kavgasıyla, kalabalık bir kurt sürüsünün yorgun köpeklerle
giriştiği mücadele aynı kefede değerlendirilemez.
Aslında sandığımız gibi düşman değildir Kangal Köpeği ile
kurt. Yalnızca birinin hayatta kalma arayışıyla diğerinin sorumluluk alanı
birbiriyle çakışır. Anadolu bozkırlarının, dağlarının, soğuk gecelerinin
sessizliğinde bu iki uzak akraba; birbirlerinden uzak durmaya gayret
gösterirler. Kim kazanır, kim kaybeder? Bunu kimse bilemez. Anadolu'nun yok
olmaya yüz tutmuş, endüstriyelleşmenin bozgununa uğramış bu mücadelesi
efsanelerde ve köylerde var olmaya devam edecek. Kurt karnını doyurmak için
arayışa çıkarken Kangal Köpeği sürüsünü canı pahasına koruyacak, çoban çayını
içemeden etrafta koşuşurken koyunlar tedirgin gözlerle olan biteni izleyecek. Anadolu'nun
kuru ayazı ise bu mücadeleye ev sahipliği yapmayı sürdürecek.
0 yorum:
Yorum Gönder