Hasan Sabbah 11. ve 12. yüzyıllarda yaşamış bir tarihi kişiliktir. Nizari, İsmaili bir Müslüman din adamıdır. Adı yetiştirdiği fedaai ve suikastçiler, günümüz popüler tarih anlatılarında Haşhaaşiler olarak anılan grubun faaliyetleri sayesinde duyulmuştur. Bu yazımızda Hasan Sabbah kimdir sorusunu detaylı, tarihi kaynaklara dayanan bir şekilde yanıtlayacağız.
Tarih hakkındaki bilgilerin bazılarına kalıntılar, eserler;
bazılarına ise dönemin tarih yazarlarının yazılarından ulaşıyoruz. Ancak bu
belgelerin yok olması sonucunda tarihin bazı dönemleri bizim için karanlık hale
gelmiştir. İşte Hasan Sabbah da hakkında çok az güvenilir tarihi kaynak olan,
bu nedenle de birçok fantezi ve spekülasyonların konusu olmuş bir karakterdir.
Kısaca Hasan
Sabbah’ın Hayatı
Hasan Sabbah 11. yüzyılın sonlarında Şiiliğin İsmaili koluna
bağlı Nizari hareketini, İran’ın Elbruz Dağları’nda canlı tutan bir din
adamıdır. Alamut Kalesi’ni ele geçirmiştir. Selçuklu Devleti ile bazı sorunlar
yaşadığı dönemde, ünlü vezir Nizamülmülk’ün ölümüne neden olmuştur. Alamut
Kalesi’nde hayatını kaybetmiştir.
Doğumu ve Gençlik
Yılları
Hasan Sabbah 1050 yılında İran’ın Kum şehrinde doğdu. Babası
12 İmam inancına bağlı bir Şii idi. Kum şehrine Irak’tan gelmiş, ancak aslen
Yemen kökenliydi. Hasan çocukken ailesi, İran’ın Rey şehrine göç etti. Rey
şehri o dönem radikal İslam’ın etkisi altındaydı. Hasan da bu yapı nedeniyle
metafizik konulara yoğun ilgi duymaya başladı.
Hasan’ın dini eğitimi on iki imam inancı esaslarına bağlı olarak
sürüyordu. Gün boyunca evde eğitim alıyor, bir yandan da el falı, dil, felsefe,
astronomi ve matematik alanlarında uzmanlaşıyordu.
O dönemlerde Şii inancında İsmaili kolunun İran’da ve
Mısır’ın doğusundaki diğer topraklarda giderek büyüyen bir ağırlığı vardı.
İranlı İsmaililer 1094 yılında Mısır’daki Faatimi hilaafetini sürdüren İmam-Halife
el-Mustaani'nin otoritesini tanıdılar. İranlı yöneticileri uzaklaştıran
Selçuklu yöneticileri bölge halkında memnuniyetsizlik yaratıyor, bu da
İsmailileri İran’da güçlü kılıyordu.
İran’ın Rey şehrinde genç bir öğrenci olan Hasan, İsmaililer
ile ilk olarak Amira Darrab sayesinde tanıştı. Zamanla Hasan Sabbah, İsmaili
doktrinlerini ve inançlarını benimsedi ve bu yola girdi. 17 yaşındayken Faatımi
Haliifesi’ne bağlılık yemini etti. Eğitimi için Kahire’ye yola çıktı.
Eğitim Yılları
Hasan sert ve kararlı bir şekilde yola bağlandı. Henüz 17
yaşında misyoner yardımcısı oldu. Bazı tarihçilere göre Hasan, Rey şehrinde Faatımilerin
bazı üyelerine ev sahipliği yaptı. Dönemin Selçuklu veziri Nizamülmülk bunu
duydu ve Faatımi karşıtı vezirden kaçan Hasan Sabbah, Kahire’ye gitti.
Hasan Kahire'ye yaklaşık 2 yılda vardı. Yol boyunca birçok
bölgeyi gezdi. İsfahan, Kafkaslar, Ermenistan gibi yerlere gitti. Koyu bir
İsmaili olan Hasan, gittiği Hristiyan bölgelerde papazlar tarafından çok defa
kovuldu.
Irak, Suriye, Filistin ve son olarak Mısır'a gitti. Burada
ne kadar kaldığı konusunda bir kayıt yoktur. Genellikle 3 yıl boyunca Mısır’da
eğitim aldığı ve sonunda bir Daai, yani misyoner olduğu söylenir.
İran'a Dönüş
Kahire'de iken, ordu komutanı El-Cemaali tarafından hapse
atıldı. Bu olay, Hasan'ın İmam-Halife el-Mustaani'nin büyük oğlu Nizar'ı desteklemesine
yol açtı. Hasan, Nizar destekçileri tarafından kurtarıldı ve Suriye'ye
götürüldü. Buradan 1081 yılında İsfahan’a geldi.
Mısır’dan geldikten sonra Hasan artık tüm hayatını Nizari
İsmaili inancına bağlamıştı. İran boyunca İsmaili İslam inancını yaymak için
köyleri ve şehirleri gezdi. Hasan Sabbah’ın bu İsmaili faaliyetleri Nizamülmülk’e
ulaştı. Bunun üzerine Hasan destekçileri ile birlikte dağlara kaçtı.
Alamut Kalesi
Sünnii Selçuklu Devleti tarafından aranan Hasan Sabbah, 1088
yılında bugünkü Kazvin bölgesinde Alamut Kalesi’ni gördüğünde üs arayışı sona
erdi. Alamut yaklaşık 50 vadiyi gözetim altında tutan bir kaleydi.
Alamut Kalesi sekizyüzlü yıllarda inşa edilmiştir. Efsaneye
göre kral, bir kartalın dağların tepesinde bir noktaya uçup konduğunu gördü.
Hemen oraya bir kale yapılmasını istedi. İsmi Aluh Amut, yani Kartal Yuvasından
Alamut’a evrildi.
Hasan Sabbah, Alamut Kalesi’ni savaşmadan ele geçirdi. İlk
olarak kalenin etrafındaki köylerde 2 yıl boyunca gezdi. Köylüleri kendi
tarafına çekti. Daha sonra, köylüleri kalede kilit rollere sızdırdı ve 1090
yılında kaleyi tamamen ele geçirdi.
Kalenin ele geçirilmesi konusunda tarihi gerçeklere
dayanmayan efsaneler vardır. Bunlardan en ünlüsü de Hasan’ın, kalenin sahibine
para vererek bir boğa derisinin kapladığı alan kadar yer aldığıdır. Efsaneye
göre Hasan boğanın derisini ince şeritlere ayırıp tüm kaleyi deri ile
çevreledi. Bu şekilde tüm kaleyi almış oldu. Ancak bunlar sadece efsanedir ve
hiçbir güvenilir kaynakta yeri yoktur.
Hasan, Alamut’u ele geçirmesinden ölümüne kadar geçen 35
yıllık süre boyunca kendini çalışmaya adadı. Bazı şüpheli kaynaklarda 35 yıl
boyunca sadece 2 kere odasının balkonuna çıktığı söylenir. Ancak İran ve
Suriye’de ayaklanma boyutuna varan İsmaili hareketinin yükselişi göz önüne
alındığında bu iddia mümkün görünmemektedir.
Hasan Sabbah sayesinde Nizari doktrininin merkezi, Alamut
olmuştu. Hasan Kuraan'ı çok iyi bilen, çoğu Müslüman mezheplerine hakim;
felsefe, matematik, astronomi, simya, tıp, mimarlık ve o dönemin tüm bilimsel
alanlarında uzman bir din ve bilim adamıydı.
Marco Polo ve Hasan
Sabbah
İran'da Nizari İsmaililiğin lideri olan Hasan, Marco Polo
tarafından, Dağın Yaşlısı veya Dağın Yaşlı Adamı olarak tanımlanmıştır. Polo
yazılarında, onu genç erkekleri tarikatına çekmek için cennet bahçeleri
tasarlayan bir şarlatan olarak betimlemiştir. Tarikat üyelerinin çeşitli diller
ve gelenekler, nezaket kuralları ve dövüş becerileri konusunda eğitildiğini
söylemiştir.
1263'te yazılan bir Çin el yazması olan Xishiji de Polo'nun anlatılarını
tekrarlamıştır. Yazmaya göre tarikat liderleri krallıklara suikastçılar göndermiş
ve yöneticiler ile karılarını öldürtmüştür. Bir Nizari suikastçi, hayatını fedaai
olmaya adanmış olarak tanımlanır.
Marco Polo’nun anlatılarından yola çıkarak, Hasan Sabbah’ın
cennet bahçelerinde haşhaş içirerek müritlerini kandırdığı yönünde birçok Haşhaaşi
efsanesi yayılmıştır. Birçok popüler tarih kitabına da konu olan Polo’nun anlatılarının
gerçek deneyimlerine dayanma olasılığı yoktur. Zira Marco Polo sadece bölgede
kulaktan duyduklarını kaleme almış, Alamut’a hiç gitmemiş ve hatta Hasan Sabbah
ile aynı dönemde dahi yaşamamıştır.
Nizari Öğretisi
Tarihçiler, Hassan Sabbah'ı İran Nizariliğinin ve
doktrinlerinin kurucusu olarak tanımlar. Asassin, yani suikastçi kelimesinin
Haşhaaşiler’den türediği iddia edilmektedir. Ancak bu iddia da şüphelidir ve
pek çok uzman tarihçi, bunun “Esasiyün”den gelmiş olabileceğini savunmaktadır.
Nizariler, Fatimi tahtına ve Halifelik makamına Nizar'ın geçmesi
gerektiğini savunmuş, bunun için mücadele etmiştir. Nizarilik aslen Şia’nın
İsmaili koluna mensuptur. Dini olarak yine İsmaili inançlarını tam anlamıyla
taşımış, sadece siyasi anlamda Nizar destekçisi olarak ortaya çıkmıştır.
Zamanla bölgesel unsurlardan etkilenerek küçük değişimlere uğramıştır.
Popüler Kültürde
Hasan Sabbah
Sabbah’ın popüler hale gelmesi önemli ölçüde Vladimir
Bartol’un “Alamut” isimli kitabıyla olmuştur. Bu kitap genel olarak tarihi gerçeklere
değil, fantezi ürünü kurguya sahiptir. Bunun ardından benzer kurguya sahip,
ticari kaygının ön planda olduğu birçok tarihi kurgu roman yazılmıştır. Hasan
Sabbah ayrıca bazı şarkılara ve albümlere de esin kaynağı olmuştur.
Bernard Lewis – The Assasins (Haşhaşiler) (1968)
Sergüzeşt-i Seyyidina (Hasan Sabbah’ın el yazması
otobiyografisidir. Büyük ölçüde zarar görmüştür ve dolaylı yoldan
erişilebilmektedir.)
Farhad Daftary - The Assassin Legends: Myths of the Ismailis
(1994)
Marshall Hodgson, The Order of Assassins (1955)
İsmaili Antolojisi
Wilfred Madelung - Religious Trends in Early Islamic Iran
(1988)
Peter Willey – Alamut Kalesi, Haşhaşiler, Hasan Sabbah ve
Fedaileri (2000)
Farhad Daftary – İsmaililerin Kısa Tarihi (1998)
0 yorum:
Yorum Gönder