15 Aralık 2016 Perşembe

Jüpiter hakkında 10 ilginç bilgi

by


Jüpiter, büyüklüğü ve gizemiyle insanoğlunun merak duygusuna tamamen hitap eden bir gezegendir. Yüzyıllar öncesinden bugüne kadar astronominin ilgisini en çok çeken gök cisimlerinden olmuştur. Önemini mitolojiden de anlayabiliriz. Yunan mitolojisinde Zeus'un yeri neyse Roma mitolojisinde de Jüpiter'in yeri odur. Gelin güneş sistemimizin en büyük gezegeni Jüpiter hakkında ilginç bilgilere göz atalım:

jüpiter

10. Jüpiter Bir Yıldız Olabilirdi

Jüpiter'i ve 4 ana uydusunu keşfeden kişi ünlü bilim insanı Galileo oldu. Europa, Io, Ganymede ve Callisto uydularını Galileo'nun 1610 yılında keşfetmesi astronomi tarihinde önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor. Bu keşif, Ay ile Dünya arasındaki ilişkiye benzer bir ilişkinin, yani Dünya dışında başka bir gök cisminin yörüngesinde uydular bulunmasının ilk belirtisiydi. Bu şekilde Kopernik'in ortaya attığı "Dünya evrenin merkezi değildir" teorisi desteklenmiş oldu.

Bunun yanında, Jüpiter'in bir gezegen mi yoksa yıldız mı olduğu konusu uzun süre tartışıldı. Güneş sisteminin en büyük gezegeni olan Jüpiter, helyum ve hidrojenden oluşan atmosferiyle bir yıldızı andırıyor. 80 kat daha büyük olsaydı Jüpiter bir yıldız olabilirdi. Ancak şu an bile çevresindeki 4 ana uydu ve onlarca küçük uydu ile küçük bir güneş sistemi niteliği taşıyor.

9. Jüpiter ve Büyük Kırmızı Lekesi

büyük kırmızı leke

Jüpiter'in üzerinde saatte 600 kilometre hızla ilerleyen rüzgarlar, gezegeni açık ve koyu renkli şeritli bir görünüme ulaştırıyor. Üst atmosferdeki beyaz bulutlar kristalik bir görünüme neden olurken daha derin seviyelerdeki koyu bulutlar, Jüpiter'in koyu renkli kısımlarını oluşturuyor. Rüzgarlar periyodik aralıklarla değişerek renk değişikliğine de neden oluyor.

Jüpiter'in görünümünde en çok göze çarpan yapı ise Büyük Kırmızı Leke olarak beliriyor. 300 yıllık devasa bir fırtına olduğu düşünülen Büyük Kırmızı Leke, Dünya'nın tam 3 katı büyüklüğündedir. Merkezinde tam 450 kilometre/saat hızla dönen rüzgarları barındıran Büyük Kırmızı Leke, zaman zaman küçülüp kaybolsa da Jüpiter'in yüzeyinde en çok dikkat çeken nokta olarak bulunuyor.

8. Jüpiter'in İnanılmaz Manyetik Alanı

jüpiter manyetik alan

Jüpiter'in manyetik alanı, Dünya'nın manyetik alanından yaklaşık 20 bin kat daha güçlüdür. Bu güneş sisteminin en güçlü manyetik gücü, bir insan için ölümcül sınırın 1000 katı kadar radyasyon yaratır. O kadar güçlü bir radyasyondur ki, bilinen en iyi koruma sistemine sahip NASA'nın Galileo sondasını bile yok edebilir. Bu manyetik alan, Jüpiter'in geçtiği yerlerde 1 milyar kilometrelik bir kuyruk izine neden oluyor.

7. Jüpiter'in Dönüş Hızı

jüpiter

Bildiğimiz gibi Dünya, kendi ekseni etrafındaki bir tam dönüşü 24 saatte tamamlıyor. Dünya'dan çok daha büyük bir gezegen olan Jüpiter ise inanılması güç şekilde, kendi ekseni etrafında 10 saatten daha kısa bir sürede dönüyor. Dünyamızda 24 saatte devir daim olan bir gün, Jüpiter'de sadece 9 saat 55 dakikada gerçekleşiyor.

Bu aşırı dönüş hızının elbette bir bedeli var. Jüpiter'in saatte 50 bin kilometre hızındaki dönüş hızı nedeniyle ekvatorunda bir çıkıntı ve zirvesinde yassılaşma meydana geliyor. Jüpiter'in kutupları, ekvatoruna oranla yüzde 7 oranında daha alçak bir yapıda bulunuyor.

6. Güneş Sistemindeki En Büyük Radyo

jüpiter

Güneş Sisteminin en büyük gezegeni olmak, diğer gezegenlerin büyüklüklerine yakın bir hacme sahip olmak Jüpiter'i pek çok alanda diğerlerinin önüne çıkarıyor. Radyo dalgaları da Jüpiter'in bu özelliklerinden biri. Ürettiği çok güçlü doğal radyo patlamaları Dünya'dan bile duyuluyor ve bu dalgalar radyo antenleri tarafından algılandığında son derece ürkütücü sesler oluşturuyor.

Jüpiter'den evrene yayılan radyo dalgaları elbette insan kulağıyla duyulamıyor. Ancak ekipmanlarla ses sinyallerine dönüştürülerek ilginç sonuçlara varılabiliyor. Üzerindeki iyonize gazların ve manyetik kutuplarının yaydığı radyo dalgaları, Güneş'ten bile kısa dalga boylarında oluşarak çok yoğun bir yapı gösteriyor.

5. Jüpiter Halkaları

jüpiter

Satürn gezegenini, onu çevreleyen halkalarla tanıyoruz. 1979 yılına kadar Jüpiter'in de çevresinde halkalar olduğu bilinmiyordu. Çünkü Jüpiter'in halkaları, Satürn'ün çevresindekilere oranla çok daha sönüktür ve dünya üzerinden bunları görebilmek mümkün değildir. Voyager One uzay aracının 1979 yılındaki keşfiyle birlikte bu konu da aydınlanmış oldu.

Jüpiter'i çevreleyen 3 halka var. Bunlardan en büyüğü 6 bin kilometre genişliğinde ve düz bir yapı gösteriyor. Bu halkaların tıpkı Satürn'dekiler gibi kuyruklu yıldızlar, asteroitler gibi gök cisimlerinin etkilerinden doğduğu düşünülüyor.

4. Gezegenlerin Koruyucusu

jüpiter

Güneş sisteminde Güneş'in ardından en büyük cisim Jüpiter. Böylesine büyük bir cisimin kendisine yakın diğer gök cisimleri üzerinde de elbette önemli etkileri oluyor. Jüpiter'in dev cüssesiyle doğru orantılı olarak ürettiği yer çekimi kuvveti, güneş sisteminin şekillenmesi ve gezegenlerin yerleşimi konusunda önemli rol oynuyor. Hatta güneş sisteminin oluşumu ve bugünkü halini almasında da Jüpiter'in etkisi olduğu düşünülüyor.

Jüpiter'in yarattığı yer çekimi etkisi, Uranüs'ün ve Neptün'ün şu an bulundukları konuma yerleştirdi. Jüpiter'in yer çekimi kuvveti elbette yalnızca gezegenleri etkilemiyor. Güneş sisteminde gezinen ya da sisteme giren asteroitlerin hareketlerinde de bu gaz devinin etkisi var. Gelecekte yaşanabilecek felaket teorileri arasında Jüpiter'in etkisiyle yönünü şaşırıp gezegenlere çarpacak asteroitler de bulunuyor.

3. Jüpiter ve Dünya'nın Aynı Boyuttaki Tek Parçası

jüpiter

Jüpiter'in büyüklüğünden sürekli bahsediyoruz. Ancak bu, her parçasının güneş sisteminin en büyüğü olduğu anlamına gelmiyor. İç çekirdeklerini karşılaştırdığımızda Dünya, Jüpiter'in gerisinde kalmıyor. Dünya'nın iç çekirdeği ile Jüpiter'in iç çekirdeğinin 1.300 kilometre civarında bir ortak noktada birleştiği tahmin ediliyor.

2. Jüpiter'in Atmosferi

jüpiter atmosfer

Jüpiter'in atmosferinde yüzde 90 oranında hidrojen ve yüzde 10 oranında helyum molekülleri bulunur. Küçük miktarlarda ise amonyak, su, metan gibi maddeler atmosferde yer alıyor. Jüpiter'in atmosferindeki bu ilginç kimyasal yapının kaynağı ise gezegenin çekirdeğine dayandırılıyor. İçeriği hala bilinmeyen yoğun yapıdaki iç çekirdek ve onun yoğun helyumla zenginleştirilmiş tabakası, atmosferin oluşumunda önemli rol oynuyor. Bu yapısı, Jüpiter'i tam bir gaz devi kılıyor.

1. Jüpiter'in Uydusu Callisto

callisto

Güneş sisteminin en kraterli gök cismi olan Callisto, Jüpiter'in bir uydusudur. Callisto Merkür ile aynı büyüklüğe sahiptir ve güneş sisteminin 3. büyük uydusudur. Diğer üç ana uyduya nazaran Jüpiter'den daha uzaktadır ve bu, daha az gelgit etkisi anlamına geliyor. Ayrıca tıpkı Ay'da olduğu gibi dönüş hızının etkisiyle Jüpiter'e dönük olan tarafı her zaman aynı taraf oluyor.


Callisto'yu 1610 yılında Galileo keşfetti. Ancak Galileo, bu keşfinde Callisto'nun yüzeyindeki kraterlerden habersizdi. Bilinen en kraterli yüzeye sahip gök cismi olan Callisto'nun yüzeyi 4 milyar yıldır hiç değişmemiştir.

11 Aralık 2016 Pazar

Korkunç bir deney: Küçük Albert Deneyi

by


Amerikalı ünlü psikolog John Watson ve asistanı Rosalie Rayner, korku hakkında bir araştırma yapmaya karar verdiler. Korkunun insanda sonradan gelişen bir durum mu yoksa doğuştan gelen bir dürtü mü olduğu konusunda yürütecekleri çalışma için çocukları incelemeye başladılar. Sonunda, 8 aylık Albert ile bu araştırmayı yürütmeye karar vererek gerekli hazırlıkları yaparlar.

küçük albert deneyi

Küçük Albert Deneyi olarak adlandırılan deneyde başlangıçta 8 aylık bebek Albert'e bazı nesnelere gösterilerek korku düzeyi ölçüldü. Minik bebek kendisine gösterilen tavşan, beyaz bir fare, maske, yanan kağıtlar, peruk gibi ilk kez gördüğü nesnelerin hiçbirinden korkmadı. Hatta hemen hemen hepsine gülümseyerek tepki gösterdi.

Deneyin esas başlangıç aşamasında Albert boş bir odaya konuldu. Odada sadece bebeğin oturması için bir yatak bulunuyordu. Boş odada bulunan Albert'in yanına beyaz bir fare konuldu ve tepkileri beklenmeye başladı. Ancak fareden korkacağı tahmin edilebilecek olan bu küçük çocuk fareden korkmadı. Üstelik fareyi çok severek onunla oynamaya, hareketlerine gülmeye başladı.

Buraya kadar masum gibi görünen deneyi korkunç deneylerden biri yapan olaylar ise bundan sonra gelişmeye başladı. Artık Albert fareye dokunduğunda demir çubukları birbirine vurarak gürültü çıkarılmaya başlandı. 8 yaşındaki bebek bu sesleri duyunca ağlamaya başlıyor, ağlaması kesilip oda sessiz hale gelince tekrar fareyle oynuyor, ona dokunuyordu. Ancak fareye her dokunduğunda gelen rahatsız edici sesler üzerine Albert fareye dokunmaktan korkmaya başladı.

Artık fareye dokunmaktan ve fareden korkmaya başlayan Albert'in karşısına bu kez tavşan gibi tüylü cisimler getirildi. Albert fareye benzeyen bu beyaz, tüylü şeylerden de korkup ağlıyordu. Sonrasında psikologlar tüylü, beyaz kostümlerle odaya girdiler. Giderek büyüyen tüylü nesneler Albert'te artık travma düzeyinde korkular yaratıyordu.

küçük albert deneyi

1920 yılında yapılan bu deney, duyulduğunda çok büyük tepkiler çekti. Henüz 8 aylık bir bebek olan Albert'e böylesine derin etkilere sebep olabilecek bu korkunç deneyin yapılması ve sonrasında da herhangi bir tedavi uygulanmaması çok konuşuldu. Denek Albert'e ne olduğu konusunda ise şüpheler var. En çok kabul gören iddiaya göre Albert 6 yaşında beyinde su toplanması nedeniyle hayatını kaybetti.

Dünyanın en korkunç deneylerini listelediğimiz ilk yazımızı buradan okuyabilirsiniz.


1 Aralık 2016 Perşembe

Kangal Köpeği ile kurt hikayesi

by


Anadolu'nun özellikle soğuk ve yüksek yerlerinden tüm ülkeye yayılmış bir efsanedir, Kangal Köpeği ile kurt arasındaki mücadele. Birisi çobanların ve sürünün can dostu, diğeriyse çobanın korkulu rüyası, sürünün ve Kangal Köpeği'nin düşmanı olarak biliniyor. Peki iki hayvan ırkı gerçekten de birbirine düşman olabilir mi? Kangal Köpeği ve kurt hangi durumlarda karşı karşıya gelir, hangisi kazanır? İşte işin popüler kültürle harmanlanmış efsane kısmı bu sorulardan itibaren başlıyor. Gelin hayal ederek aydınlatalım bu konuyu.

kangal köpeği kurt


Dağlarda, kırlarda gezen bir kurduz şimdi. Anadolu'nun soğuk gecelerinde mağaralarında uyuyan, aç geçirilen günlerin sonunda ise geniş arazilerde dikkatle gezinen bir sürüdeyiz. Müthiş bir ekip çalışmasıyla avlanır, temel hayat gayemiz olan hayatta kalma amacıyla hiçbir ziyafet fırsatını kaçırmayız. Bir tavşanın peşinde koşmak mı, yoksa 250 koyunluk bir sürüyü çevreleyip karnımızı tıka basa doyurmak mı? Hangisini seçerdiniz? Elbette 250 yürüyen et torbasının peşinden gitmeliyiz. Ama karşımızda bu sürünün etrafında hiç durmadan gezen birileri var. Sahi, kim bunlar?

kangal köpeği kurt

Şimdi de Kangal'da bir köyde, akşamüstü kapının önünde uyuyan bir köpeğiz. Islık ve koyun sesleri bizi uyandırıyor, heyecanlanıyoruz. Görev bizi bekliyor. Hava kararırken, sürümüzle birlikte geniş arazilerde ilerliyoruz. Birimiz sürünün dağılan ucunu toparlıyor, birimiz arkada kalanları sürüye yetişmeye zorluyor, birimiz sürünün arasında ilerliyor. Biz ise bir Kangal Köpeği'nin bedeninde, bembeyaz sürümüzün ilerleyişini çevrenin en yüksek kayasının üzerinden takip ediyoruz. Bir diğer yandan da etrafı gözlüyor, burnumuzu ve kulağımızı pür dikkat kullanıyoruz. Zifiri karanlıkta, uzaklardan bir koku geliyor. Yabancı bir koku, belli belirsiz çıtırtılar bizi ayağa dikiyor. Gözlerimizi diktiğimiz yerden karartıların bizi takip ettiğini farkediyoruz.

kangal köpeği kurt

Kangal Köpeği ile kurdun mücadelesi, işte burada, insanoğlunun köpeği ve besi hayvanlarını evcilleştirmesiyle başlar. Böyle bir şey hiç olmamış olsaydı da muhtemelen besin zincirinde çakışacak bu iki ırk, yine mücadele içinde olacaklardı. Ancak bu mücadele söylencelerle yayılan şekilde, birbirlerini gördükleri yerde ölümcül dövüşlere dönüşen bir mücadele değil. Bu mücadeleyi soğuk savaş dönemindeki devletler arası mücadeleye benzetebiliriz. Sıcak temas istemezler, çünkü bilirler ki karşı taraf çok tehlikelidir. Yaralarını saramayacağı mücadelelere girmenin ise iki sebebi vardır: birisi açlık, diğeri görev...

Sürünün başındaki çoban olalım bir süreliğine. Koyunlar yolculuğun yorgunluğu ve doymuşluk hissiyle uyumaya başlamışlar. Sürü durmuş biz durmuşuz, çay kaynıyor. Çayın közüne eğilip sigaramızı yakmaya çalışırken köpeklerimizin hareketlendiğini seziyoruz. Kayaların üstündeki can dostumuz, bir noktaya kilitlenmiş, hırıltılar çıkarıyor. Diğerleri bu sesi duyar duymaz o bölgeye bakıyor ve havlamalar başlıyor. Köpeklerimiz bir şey gördüler. Bizim ne olduğun şüphemiz var mı? Soğuğun memleketinde, sürüsünün başında tecrübeli bir çobansanız bu hareketlenmenin ne demek olduğunu hemen anlarsınız.

Sürüdeki bir koyunun bedenine giriyoruz bu kez. Tam karnımız doymuş, sürü durmuş ve uykumuz gelmişken köpeklerin havlamasıyla irkiliyoruz. Havlamalar şiddetleniyor ve içlerinden birisi karanlığa doğru koşmaya başlıyor. Çoban elinde feneriyle koşarak geliyor ve köpeğin koştuğu yere ışığını tutuyor. Evet, korkulu rüyamız tam da karşımızda duruyor. İkişer tane parıldayan göz, çobanın ışığı tuttuğu her yerde beliriyor. Çaresiz, neler olacağını bekliyoruz. Köpekler bir o yana bir bu yana koşarken sürüde de bir tedirginlik başlıyor.

Bu noktadan sonra kimin kazanacağına şartlar karar verir. Ancak iki ezeli rakibin mutlaka sonunda kaybedeceği bir durum var: kavga. Bir kurt veya kurt sürüsü, karşısında neredeyse kendisi kadar boyutlarda ve yüksek sesler çıkarıp hırçın tavırlar gösteren köpeklerle dövüşmek istemez. Hiçbir köpek de, kendisinden biraz veya çok fazla büyük olan kurtlarla teke tek savaşmak istemez. İşte burada şartlar devreye giriyor. Kurt sürüsü çok aç kalmışsa kavga kaçınılmazdır. Köpek ekibinin alfası çok agresifse kavga kaçınılmazdır. Kurtlar sürüye gereğinden fazla yaklaşırsa kavga kaçınılmazdır.

Şartlar kurt ile Kangal Köpeği'ni karşı karşıya getirdiğinde her ikisi de sorunu kavga etmeden çözmenin yolunu ararlar. Ancak kavga kaçınılmaz olduğunda, devreye güç, yorgunluk, açlık, sayı gibi pek çok faktör girer. Zinde bir kurt ile zinde bir Kangal Köpeği'nin kavgasından Kangal Köpeği'nin sağ çıkma olasılığı çok düşüktür. Ancak ikisi de son derece zeki hayvanlardır ve kaybedecekleri bir kavgaya kolay kolay girmezler. Zayıf, güçsüz bir kurt ile güçlü bir köpeğin kavgasıyla, kalabalık bir kurt sürüsünün yorgun köpeklerle giriştiği mücadele aynı kefede değerlendirilemez.

Aslında sandığımız gibi düşman değildir Kangal Köpeği ile kurt. Yalnızca birinin hayatta kalma arayışıyla diğerinin sorumluluk alanı birbiriyle çakışır. Anadolu bozkırlarının, dağlarının, soğuk gecelerinin sessizliğinde bu iki uzak akraba; birbirlerinden uzak durmaya gayret gösterirler. Kim kazanır, kim kaybeder? Bunu kimse bilemez. Anadolu'nun yok olmaya yüz tutmuş, endüstriyelleşmenin bozgununa uğramış bu mücadelesi efsanelerde ve köylerde var olmaya devam edecek. Kurt karnını doyurmak için arayışa çıkarken Kangal Köpeği sürüsünü canı pahasına koruyacak, çoban çayını içemeden etrafta koşuşurken koyunlar tedirgin gözlerle olan biteni izleyecek. Anadolu'nun kuru ayazı ise bu mücadeleye ev sahipliği yapmayı sürdürecek.

kangal köpeği kurt