29 Ekim 2016 Cumartesi

Finlandiya Eğitim Sistemi

by
Finlandiya eğitim sistemi ülkemizde özellikle eğitimle bir şekilde ilişkisi olan kişilerin çokça merak ettiiği bir konu. Eğitim camiasında merak edilen bu konuyu paylaşmanın uygun olacağını düşündüm ve geniş kapsamlı bir yazı yazdım.


finlandiya



1. FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİ
            Finlandiya eğitim sisteminin felsefesinde etnik köken, yaş, maddi durum, yaşanılan yer ayrımı olmaksızın herkese eşit eğitim hakkı verilmesi temel oluşturur. Ömür boyu eğitim esastır. Yalnızca yetişkin eğitiminde para talep edilebilir. Bunun dışındaki eğitim kademeleri ücretsiz ve herkese açıktır.

Finlandiya’nın Fince ve İsveççe olmak üzere iki ana dili vardır. Temel öğretimde ve ortaöğretim ikinci devrede öğrenim gören öğrencilerin yaklaşık olarak yüzde beşi öğrenim dilinin İsveççe olduğu okullarda okumaktadırlar. Her iki dil grubunun da yüksek öğrenim düzeyinde de öğretim kurumları bulunmaktadır. Buna ek olarak, tüm öğretimin ya da öğretimin bir kısmının yabancı bir dilde verildiği bazı eğitim kurumları da mevcuttur (genel olarak İngilizce). Laponya’nın Saami dili konuşulan bölgelerinde yerel merciler aynı zamanda Saami dilinde eğitim de düzenlemektedirler. Her üç dilde ayrıca eğitim veren yüksek öğretim kurumları da mevcuttur. Romanlar ve diğer azınlıklara mensup olanların yanı sıra özel eğitime muhtaç olanlara da her türlü eğitim olanakları sunulmasına özen gösterilmektedir.

            Finlandiya Okul Sistemi

Okul Öncesi
            Okul öncesi dönem 0–6 yaş arasını kapsamaktadır. Altı yaşına kadar olan süre boyunca çocuklar kreşlere ya da her biri ailenin gelirine göre makul fiyatlar talep eden özel yuvalarda bulunan daha küçük boyuttaki aile kreş gruplarına gidebilmektedir. Bunun yanında okul öncesi eğitime katılım, 6 yaşındaki çocuklar Ağustos 2015' ten itibaren zorunlu olmuştur. Zaten daha öncesinde de 6 yaşındaki çocukların neredeyse tamamı okul öncesi eğitime kayıtlı idi. 2013 yılı verilerine göre Finlandiya' da okul öncesi eğitime kayıtlılık oranı, 6 yaşındaki çocuklar için yüzde 98 oranında görülmektedir. 5 yaş grubu için bu oran yüzde 80, 4 yaş için ise yüzde 75' tir.
            Yerel yönetimler okul öncesi eğitim hizmetlerini düzenlemekten ve kalitesini gözlemlemekten sorumludur. Bu eğitimin okullarda mı verileceği, kreşlerde veya aile kreşlerinde mi verileceği de yine yerel yönetimin kararına bağlıdır. Zorunlu eğitim sürecinde olduğu gibi okul öncesi eğitimde de okuluna 5 kilometre veya daha fazla uzaklıkta yaşayan öğrenciler için ücretsiz taşıma hizmeti mevcuttur. Fince, İsveççe ve Saami dili konuşan çocuklara, kreşlerde kendi anadillerinde eğitim sunulmaktadır. Bu üç dilin dışında bir anadiline sahip ve farklı kültürlerle yetişen çocuklara, kendi kültürlerinin temsilcileri ile işbirliği halinde eğitim hizmeti sunulur.

Zorunlu Eğitim (İlköğretim ve Ortaöğretim I. Devre)

            Temel eğitim olarak adlandırılan zorunlu eğitim, tüm çocuklar için okul çağından itibaren zorunlu kılınan 9 yıllık bir süreçtir. 7 yaşından itibaren tüm çocuklar bu sistemin birer parçasıdırlar. Zorunlu eğitim, öğrenci 17 yaşına geldiğinde veya zorunlu eğitim müfredatını başarıyla tamamladığında sona erer. Bu eğitimin 6 yılı ilköğretim ve 3 yılı ortaöğretim I. devre olarak belirlenmiştir. Zorunlu eğitimde okullaşma oranı yüzde 100’e yakındır.

            Okullarda öğretim yılı, Ağustos ortasında başlayan ve Haziranın başına kadar devam eden iki döneme ayrılan toplam 190 iş gününden oluşmaktadır. Okullarda eğitim öğretim, haftanın beş iş gününde tam gün (normal öğretim) olarak yapılmaktadır. Haftalık alınan ders sayısı düzeye ve alınan seçmeli derslerin sayısına bağlı olarak 19 – 30 saat arasında değişmektedir. Buna ek olarak, fazladan tatillerle ilgili yerel özerklik söz konusudur.
            Zorunlu eğitim sürecinde öğrenciler; müzik, resim, beden eğitimi gibi derslerle özel yeteneklerini tanıma ve geliştirme fırsatı bulmaktadır. Bunun yanında ağaç ve materyal işleme dersleri de okullarda bu dersler için tahsis edilen atölyelerde öğrencilerin erişimine sunulmaktadır. Zorunlu eğitimin ilk altı yılındaki eğitim, görsel sanatlar, müzik ve spor gibi özel yetenek gerektiren dersler dışında tümüyle sınıf öğretmenleri tarafından verilmektedir. Son üç yılda ise derslere branş öğretmenleri girmektedir.
            Temel eğitimde sınıf mevcutlarına ilişkin bir standart bulunmamakla birlikte ortalama 20–25 arasındadır. İyi donanımlı okullar genellikle küçük ve bahsedilen ortalamalarda öğrenci sayısına sahip sınıflar barındıran okullardır. İlköğretim düzeyindeki okullar genellikle 300' den az öğrenciye eğitim vermektedir. Gruplar normalde aynı yaştaki çocuklardan oluşmaktadır. Ancak sınıflar bazında öğrenci sayılarının çok düşük olduğu durumlarda birleştirilmiş eğitim uygulamalarına yer verilebilmektedir.
            7–16 yaş arası çocukların devam ettiği zorunlu eğitim, bu eğitim süresince kullanılan okul materyalleri ve öğle yemeği ücretsizdir. Çocukların hangi okula gideceği adres bilgilerine bağlı olarak yerel yönetim tarafından belirlenir. Sağlık problemleri veya başka sebepler gerektirdiğinde, yerel yönetimler öğrencinin eşdeğer okullarda eğitimini devam ettirebileceği alternatifleri yaratmakla yükümlüdür. Okuluna 5 kilometre veya daha fazla uzaklıkta yaşayan öğrenciler için ücretsiz taşıma hizmeti sunulmaktadır.          Özellikle 1. ve 6. sınıf arasındaki öğrenciler, teneffüslerde sınıftan ayrılıp okul bahçesine çıkmalıdır. Bu süreçte öğretmenler de öğrencilerini gözlemlemektedir. Öğretmenler, öğle yemeğini yemekhanede öğrencileriyle birlikte yemektedirler.  Okul yemekleri beslenme eğitimi için de önemli bir parça olarak kabul edilir. Temel eğitimin 7. ve 9. sınıfları arasında verilen ev ekonomisi derslerinde sağlıklı beslenme, sağlıklı besin seçimi, basit düzeyde yiyecek hazırlama gibi konularda da eğitim verilir.

 Öğretim Programı

            Finlandiya' da eğitim, Eğitim ve Kültür Bakanlığı' nın sorumluluğundadır. Fin Ulusal Eğitim Kurulu ile bakanlığın ortalık çalışması ile hedefler, içerik ve yöntem belirlenir. Ulusal öğretim programı Ulusal Eğitim Kurulu tarafından çekirdek (çerçeve) program olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu çerçeve eğitim programı, genel hedefleri ve değerlendirme kriterlerini içermektedir. Bu çerçevede, okullar ve yerel yönetim kendi yerel amaçlarına uygun öğretim programını oluştururlar. Öğretmenler kendi öğretim etkinliklerini ve yöntemlerini belirleme konusunda özgürdürler. Bu bakımdan Finlandiya eğitim sistemindeki özerk yapılanma programlara esnek bir nitelik kazandırmıştır. Temel eğitimde zorunlu dersler ana dil (Fince, İsveççe veya Sami) ve edebiyat, ikinci ulusal dil, yabancı diller, çevre çalışmaları, sağlık eğitimi, din ya da ahlak bilimi, tarih, sosyal bilgiler, matematik, fizik, kimya, biyoloji, coğrafya, beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, el sanatları, ev ekonomisi ve rehberlik dersleridir.
            Temel eğitimde, öğretim süresinin üçte birlik kısmını dil eğitimi, bir diğer üçte birlik kısmını da fen bilimleri ve matematik öğretimi oluşturur. Sosyal ve beşeri bilimler bu sürenin yüzde 12' lik kısmını meydana getirirken, geri kalan sürede sanat, fiziksel etkinlikler, din veya etik öğretim dersleri verilmektedir.

 Öğrenciyi değerlendirme

            Öğretmenler öğretim programında yazılı olan hedeflere dayalı olarak öğrenci başarılarını değerlendirirler. Değerlendirme okul hayatının sürekli bir parçasıdır. Sürece dayalı değerlendirme sonucu her öğrenci, yılda en az bir değerlendirme raporu almaktadır. Buna ek olarak bir öğretim yılı içerisinde en az bir ara rapor verilebilmektedir. Başarı hem sürekli olarak hem de öğretmenlerin uyguladığı sınavlarla değerlendirilmektedir. Temel eğitimin dokuz yılını başarıyla tamamlayan öğrenciye bitirme belgesi verilir. Bu belgeye ilaveten mezuniyet puanlarını ve derecesini yükseltmek isteyen öğrenciler bir yıl daha ilaveten öğrenim görebilirler. Bu yılı bitiren öğrenciye ek bir belge verilmektedir.
            Değerlendirme, öğrenim ve karar alma süreçlerinin iyileştirilmesi için bilgi sağlayıcı konumdadır. Burada yönlendirici ve geliştirici bir rol oynar. Değerlendirme süreci, öğrenme çıktılarının değerlendirilmesi ve çeşitli içerik ve sistem değerlendirmeleri şeklinde yürütülür. Öğrenme çıktılarının değerlendirilmesi, okul öncesi eğitim ve temel eğitim müfredatının hedeflerine ulaşılma yönünde bilgi toplanır. İçerik ve sistem değerlendirmelerinde ise eğitim politikası, eğitim sistemi ya da bunların belirli bölümleri hakkında bilgi sağlanır.

Ortaöğretim İkinci Devre (Lise)
            Zorunlu temel eğitimden sonra ortaöğretim, genel ve mesleki eğitim olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Her ikisinde de yaş aralığı 16 - 19 olarak belirlenmiştir. Öğrencinin genel ve mesleki ortaöğretimden hangisine devam edeceğini belirleyen genel bir sınav yoktur. Veliler, öğrencisinin temel eğitimdeki başarı durumunu dikkate alıp öğretmenlerin ve okul yönetiminin görüşünü alarak, ortak ulusal başvuru sistemi vasıtasıyla ortaöğretim ikinci devre eğitimi veren herhangi bir genel veya mesleki ortaöğretim okuluna başvuru yapma hakkına sahiptirler. Öğrenciler, ülkenin herhangi bir yerinde herhangi bir ortaöğretim kurumunu seçebilirler.

            Genel ortaöğretim okulları, genellikle yükseköğretime ulaşmak isteyen öğrenciler tarafından tercih edilir. Mesleki ortaöğretim okulları ise ortaöğretim eğitimini tamamladıktan sonra çalışma hayatına geçecek olan öğrenciler içindir. Ancak her iki okuldaki öğrenciler de üniversiteye giriş için yeterlilik sınavına girebilirler.
            Genel ortaöğretim öğretim okullarının eğitim süresi 3 yıldır. Ancak bir öğrenci şartlara göre bu program 2 yıl veya 4 yıl içerisinde bitirebilmektedir. Gerekli sayıda dersi başarıyla tamamlayan öğrenciler diplomalarını alarak mezun olurlar. Bu sürenin bitiminde öğrenci yükseköğretime giriş için ulusal yeterlilik sınavına tabii tutulur. 18 ay içinde gerçekleşen 3 ardışık sınav şeklinde geçen bu süreç, 4 ana testi barındırır. Anadili, diğer bir ulusal dil, yabancı dil ve matematik ile diğer genel dersler bu sınavı oluştururken, öğrencilerin bazı seçmeli testlere girme hakkı da mevcuttur. Genel liselerden mesleki eğitime geçiş mümkündür. Bu bakımdan süreç içerisinde kararlarını değiştirerek mesleki liselere geçiş yapmak isteyen öğrenciler yatay geçişle fark dersleri vererek mesleki eğitime geçiş yapabilmektedirler. Üniversite giriş sınavının ve tüm ortaöğretim ikinci devre eğitimi öğretim programının başarılı bir şekilde geçilmesinin ardından öğrenciler geçilen testlerin ayrıntılarını, elde edilen derece ve notları gösteren ayrı bir sertifika almaktadırlar.

            Ortaöğretim ikinci devreye öğrenci seçimi daha önceki okul başarılarına göre gerçekleşirken mesleki öğretim kurumları tarafından kullanılan seçme kriterleri, iş deneyimi ve diğer karşılaştırılabilir faktörleri, giriş ve yetenek sınavlarını da kapsayabilir. Öğrencilerin % 90’ından fazlası temel eğitimin ardından eğitimlerine devam etmektedirler. Bu öğrencilerin yaklaşık % 54’ü genel ortaöğretimi tercih ederken %36’sı mesleki eğitimi tercih etmektedir. Kısa vadede bir kısım pratik beceriler elde ederek iş piyasasında yer edinmek isteyen öğrenciler genelde mesleki ortaöğretimi ve sonrasında teknik eğitimi tercih etmektedirler.
            Ulusal Eğitim Kurulu hem genel ortaöğretim hem de mesleki ortaöğretimin konu ve çalışma modüllerinin hedeflerine ve temel içeriklerine karar vermektedir. İlgili ulusal temel öğretim programına dayalı olarak, eğitim veren kurumlar yerel yönetimlerle birlikte öğretim programlarını oluşturmaktadırlar. Genel ortaöğretimde zorunlu dersler ana dil ve edebiyat, ikinci ulusal dil, yabancı diller, matematik ve doğa bilimleri, insani bilimler ve sosyal bilimler, din ya da ahlak bilgisi, fiziksel ya da sağlık eğitiminin yanı sıra sanat ve uygulamalı konuları içermektedir. Buna ek olarak öğretim programı, hükümleri okullar tarafından belirlenen uzmanlaşma ve uygulamalı dersleri de içermektedir.
            Bir mesleki eğitim kurumuna devam eden öğrenci için temel öğretim programı ana dil, ikinci ulusal dil, yabancı diller, matematik, fizik, kimya, sosyal bilimler ve çalışma hayatı, fiziksel ya da sağlık eğitiminin yanı sıra sanat ve kültür derslerini içermektedir. Mesleki Ortaöğretim ikinci devre eğitimi yeterlilikleri okul tabanlı eğitimde ya da stajyerlik eğitiminde edinilebilir. Öğrencinin bireysel çalışma planları kendi seçimlerini ve çalışmalarının ilerleyişini belirlemektedir.

Özel Eğitim Uygulamaları
            Temel eğitimde, özel eğitime gereksinim duyan bireyler için okul eğitimiyle ilişkili bir şekilde her türlü olanak sağlanmaktadır. Normal eğitimle iç içe ve kapsayıcı bir görünüm taşır. Öncelikli olarak öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin öğretmenlerinden birebir eğitim desteği de alarak normal okul düzeninde devam etmeleri hedeflenir . Daha ciddi öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar, küçük gruplar halinde özel ek derse tabii tutulabilir, problemin boyutlarına bağlı olarak psikolog yardımına başvurulabilir ya da özel öğrenci statüsüyle sınıfında öğrenimine devam edebilir.
            Özel eğitime ihtiyacı olan bir öğrenci sadece özel eğitim gerektiren derslerde bu eğitime devam ederek ayrı eğitim alırken, diğer derslerini normal eğitim içinde diğer öğrencilerle birlikte alır. Temel eğitim okullarının çoğunda özel eğitim sınıfları bulunur. Öğrencinin engelli ya da hasta olması, geç gelişme gösterme, ruhsal bozukluklar ya da benzer nedenlerden ötürü normal bir öğrenme grubu içerisinde eğitim alması uygun görülmüyorsa, öğrencinin özel eğitim çerçevesinde eğitim alması kararlaştırılmaktadır. Bu tür durumlarda, özel eğitim ihtiyacı özel bir sınıfta ya da uygun başka bir yerde de verilebilmektedir. Bu tür bireylere eğitim, özel eğitim öğretmeni tarafından verilir. Özel eğitim kapsamına alınan her öğrenci için bireysel bir öğretim programı hazırlanması zorunludur. Buna ek olarak, özel desteğe ihtiyacı olan öğrencilere uygun olan durumlarda normal kurumlar tarafından ilkokul öncesi ve mesleki eğitim ve öğretim sunulmaktadır.

Yüksek Öğretim
            Yüksek öğretim, teknik okullar ve üniversiteler olmak üzere ikiye ayrılır. Üniversiteler bilimsel araştırma ve öğretime ağırlık verirken, teknik okullar daha çok uygulamaya yönelik mesleki bir eğitimi esas almaktadırlar. Teknik okullara politeknikler veya uygulamalı bilimler üniversiteleri de denmektedir. Yüksek öğretim kurumları kendi programlarını ve akademik takvimlerini düzenlemekte oldukça özgürdür
            Finlandiya’daki üniversite giriş sınavı yüksek öğretim için seçilebilirlik kriteri olarak kullanılmaktadır. Buna ek olarak, Finlandiya’da teknik okul derecesine sahip olanlar, ortaöğretim II. devre sonrası mesleki yeterliliklere sahip olanlar ve en az üç yıllık bir mesleki yeterliliğe sahip olanlar da üniversite eğitimi için seçme sınavına girebilmektedirler. Üniversiteler ayrıca yapılan sınavlara ek olarak başvurulara esas farklı yeterlik alanları belirleyebilir. Açılan programların alabileceği sayıdan daha fazla başvuru olması durumunda, üniversiteler farklı öğrenci seçme kriterlerine başvurabilmektedirler. Üniversiteye yerleşmede, üniversite giriş sınavı notu; enstitü, fakülte veya bölüm tarafından düzenlenen giriş sınav sonucu ve ortaöğretim ikinci devre bitirme belgeleri dikkate alınarak yerleştirmeler yapılmaktadır.
            Politeknikler teknoloji ve iletişim, iş ve yönetim, turizm, kurumsal yönetim, sağlık, sosyal hizmetler gibi iş alanlarında uzmanlar yetiştirir. Yüksek öğretimdeki teknik okullara kayıt yaptırabilmek için genel ya da mesleki ortaöğretimi başarı ile tamamlamış olmak ve üniversite giriş sınavında başarılı olmak gerekir. Sanayi ve iş dünyasının ihtiyaç duyduğu ara elaman ihtiyacını karşılamak üzere tasarlanmış yükseköğretim kurumu olan bu okullarda yetişkinlere de eğitim verilmektedir. Bu okullardan üç veya dört yıl süren eğitim süresince öğrenciler ilgili mesleğin çalışma alanına kabul edilirler.
            Üniversitelerdeki derece sistemine göre düşük ya da daha yüksek seviyede akademik derece almak mümkündür. Daha düşük seviyedeki ya da lisans seviyesindeki derece (120 kredi) 3 yılda ve yüksek lisans derecesi (160-180 kredi) 5-6 yılda tamamlanabilmektedir. Buna ek olarak, üniversiteler bilimsel lisansüstü derecesi olan yüksek lisans ve doktora dereceleri vermektedirler. Bir teknik okul derecesi almak için gerekli çalışmalar 3,5–4 yıl ya da 140–160 kredi gerektirmektedir.

2. FİNLANDİYA ÖĞRETMEN YETİŞTİRME SİSTEMİ
            İlk ve ortaöğretime öğretmen yetiştirme 1971’de yüksek öğretim bünyesine alınarak öğretmenlerin üniversitelerden mezun olma zorunluluğu getirilmiştir. 1979' da ise ilk ve ortaöğretim okullarında görev alacak sınıf ve branş öğretmelerinin yüksek lisans mezunu olma şartı getirilmiştir. Öğretmen yetiştirme süreci, araştırma temelli oryantasyon, ulusal ve uluslar arası değerlendirmeler ve pedagojik bir programı içeren yapıyı arz eder. Bu bakımdan öğretmen yetiştirme oldukça zorlu ve yoğun bir öğretim sürecine tabidir. Öğretmenlik mesleği Finlandiya’da oldukça önemsenen bir alandır. Alanın kendine has özellikleri aşağıda sıralanmıştır.
• Öğretmenlik mesleğinin statüsü oldukça yüksektir,
• Popüler bir çalışma alanı olarak yüksek yeterlikler gerektirmektedir,
• Bütün kademe öğretmenlikleri için yüksek lisans düzeyinde öğrenim
zorunludur.
• Teori ve pratik bütünlüğü sağlanmıştır,
• Pedagojik ve alan bilgisi bütünlüğü vardır,
• Öğretmenler yaşam boyu öğrenenler olarak görülür,
Öğretmenlik mesleği için
• Öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alma ve geliştirebilme,
• Okullarda ve diğer eğitim ortamlarında başka öğretmenlerle işbirliği
yapabilme,
• Ebeveyn, yetkililer ve iş kollarıyla birlikte çalışma ve onları teşvik edebilme,
• Programı öğrenme ortamları ve materyallerini hazırlama ve geliştirme,
• Okul hayatındaki problemleri çözebilme,
• Kendi mesleki gelişimini sağlama ve mesleki kimliğini yansıtabilme genel yeterlikleri belirlenmiştir.
            Öğretmen eğitimi araştırma temellidir. Finlandiya’da öğretmenlik mesleği saygın mesleklerin başında gelmekte olup, ülkenin en başarılı öğrencileri öğretmen olmak için yarışmaktadır. Öğretmenlik mesleğine karşı bu pozitif toplumsal ve kültürel bakış, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırmakta ve nitelikli öğretmenlerin eğitim kadrosuna katılmasını sağlamaktadır. Eğitim fakülteleri kontenjanlarını öğretmen ihtiyacına göre sınırlayarak hem nitelikli öğrencilerin tercihini sağlamakta hem de iş güvencesi yüksek öğretmen adayları yetiştirmektedir.
Genel ya da mesleki ortaöğretimi bitirip üniversite giriş sınavında başarılı olan bir öğrenci öğretmen olmak için üniversitelere başvurduğunda, yazılı giriş sınavı, yetenek testi, bireysel mülakat ve grup tartışmasının gözlenmesi aşamalarını içeren bir seçme sistemine tabi tutulur. Bu sınavların sayısı, şekli ve içeriği üniversiteden üniversiteye değişebilmektedir. Eğitim fakültesinde okumaya hak kazanan öğrenci, branşıyla ilgili alması gereken dersleri üniversitenin fen veya sosyal bilimler fakültesinden alır.
            Öğretmen adayı, branşıyla ilgili alması gereken dersleri aldıktan sonra eğitim fakültesindeki öğretmenlik formasyon derslerini almaya başlar. Dolayısıyla  eğitim fakültelerindeki öğretim elemanları, tamamıyla öğretmen eğitiminin pedagojik formasyon boyutu ile ilgilenmektedirler. Sınıf ve branş öğretmenlerinin eğitim sürelerince almaları gereken ders kredileri aşağıdaki çizelgelerde gösterilmektedir. Eğitim fakültesinde verilen öğretmenlik formasyonu eğitiminde iletişim, didaktik araştırma, özel eğitim, pedagoji eğitimi, alan bilgisinin öğretimi derslerinin yanında üniversitelerin belirleyebileceği diğer dersler bulunmaktadır. Finlandiya’da 4 yıllık lisans eğitiminin ardından yüksek lisans eğitimini de tamamlamak şarttır. Ancak bu şekilde kadrolu bir öğretmen olunabilmektedir.
            Finlandiya'da ilkokul öğretmeni eğitimi sadece sekiz eğitim fakültesinde verilmektedir. Bu eğitim yüksek lisans seviyesine yönlendiren dört yıllık bir programı kapsar. İlkokul öğretmen adayları eğitim teorisi, pedagojik alan bilgisi, ve öğretmenlik uygulaması üzerinde eğitim alırlar. Temel eğitimin ilk altı yılında görev yapan öğretmenler genelde tüm derslere girmektedirler (sınıf öğretmenleri), buna karşılık son üç yıllık dönemde ve ortaöğretim ikinci kademe düzeyinde branş öğretmenleri de derslere girmektedirler. Sınıf öğretmenleri eğitim alanında yüksek lisans yapmış kişiler iken, branş öğretmenleri pedagojik formasyon sertifikası alarak alanlarıyla ilgili yüksek lisans derecesine sahip olurlar.


            Finlandiya öğretmen yetiştirme programlarının en dikkat çekici özelliği, uygulama ve teorinin bir sentez oluşturmuş olmasıdır. PISA sınavlarında çok önemli başarılar gösteren Finlandiya’da, öğretmen adayları eğitimleri sürecinde dört aşamadan oluşan ve iki yıl süren bir staj (öğretmenlik uygulaması) eğitimine tabi tutulmaktadır. Bu stajların üçü eğitim fakültelerine bağlı uygulama okullarında, biri ise uygulama okulu dışındaki devlet okullarında yapılmaktadır. Staj eğitimi süresince öğretmen adaylarının etkileşimi için çok önemli rolü ve etkisi olan dört bileşen vardır. Bunlar, öğretmen adayının kendisi, diğer öğretmen adayı akranlar, üniversitedeki danışman öğretim elemanı ve staj yapılan okuldaki danışmandır. Bu bileşenler arasındaki diyalogun amacı öğretmen adayına algılamada, bilişsel yeteneklerini geliştirmede ve teoriyi uygulamada yardım etmektir.

Dünyanın en büyük tatlı su gölü

by
Dünyanın en büyük doğal tatlı su gölü Kuzey Amerika'da bulunan Superior Gölü. Lake Superior, Kanada ile Amerika Birleşik Devletleri arasında bulunuyor. Bir buzul gölü olan Superior Gölü'nün buzul devrinde oluştuğu ve bu niteliğiyle oldukça eski bir göl olduğu biliniyor. Kışın tamamen buzla kaplansa dahi ulaşım açısından son derece aktiftir ve yılın 7 ayı üzerinde oldukça fazla bir trafik vardır. 



dünyanın en büyük tatlı su gölü


Dünyanın en büyük tatlı su gölü olan Superior Gölü'nün muhteşem görüntülerini paylaşacağız sizlerle. Dawn Lapointe'in yakaladığı bu görüntüler, gölün kışın donan bölümleri katmanlar halinde iç içe geçerek kırılıyor. Ortaya bu muhteşem görüntüler çıkıyor:



17 Ekim 2016 Pazartesi

Dünya Tarihindeki En Büyük 10 Savaş

by
Dünya tarihindeki en büyük savaşların, insanın varoluşuyla beraber gerçekleştiği muhakkak. Kimisi iç savaş, kimisi devletler arası savaş, kimisi nükleer, kimisi kılıç kalkanlı savaş... Dünya tarihinde yaşanmış en büyük 10 savaşı listeledik. Sıralama, bu savaşlarda insanların ve doğanın zarar görme miktarı göz önünde bulundurularak yapıldı.

10. Napolyon Savaşları

en büyük savaşlar


Pek çok Avrupa ülkesinin, Napolyon'un Fransa'sına karşı ilan ettiği ve 3,5 milyon ila 7 milyon civarında insanın hayatını kaybettiği savaşlar serisidir. 1803 - 1812 yılları arasında geçen Napolyon Savaşlarında Fransa başlarda Avrupa'nın neredeyse tamamını ele geçirmiştir. Ancak özellikle Rus istilasıyla birlikte Fransa ağır bir yenilgiye uğramıştır.

9. Rus İç Savaşı

en büyük savaşlar


Çarlık Rusya'sının yıkılıp Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesiyle başlamıştır. Kızıl Ordu ile komünizm karşıtı Beyaz Ordu arasında gerçekleşmiş gibi görünse de ABD, İngiltere, Fransa gibi emperyalist devletler de Beyaz Ordu'ya verdikleri destekle savaşın açık bir tarafıydı. 1921 yılında Bolşeviklerin zaferiyle süren savaş sonunda Sovyetler Birliği kurulmuştur. Özellikle Beyaz Ordu'nun terör saldırılarıyla birlikte savaşta 5 milyon ila 9 milyon arası insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

8. Dungan Ayaklanması

en büyük savaşlar

Çin'de yaşayan Müslüman bir topluluk olan Dunganlar, uğradıkları baskılar nedeniyle 1862 yılında dönemin Çin Devleti'ne karşı ayaklandı. Qing Hanedanı'na yönelik başlatılan ayaklanma sırasında bazı hanedanlar da siyasi sebeplerle müslümanları desteklemişlerdir. 15 yıl süren savaşlar sırasında 10 milyon insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Ayaklanmanın başarısız olmasının ardından Dunganlar Rusya, Kazakistan ve Kırgızistan'a göçmek zorunda kalmışlardır.

7. Timur'un Fetihleri

en büyük savaşlar

Tarihte tartışmalı bir karakter Timur. 4 parçaya bölünen Moğol İmparatorluğunu tek bir devlet çatısında toplamayı amaçlayan Timur Altın Orda, Osmanlı, İran ve Memlük devletlerine karşı seferler düzenlemiştir. Bu seferleri sırasındaki kanlı meydan savaşlarında 15 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Bu seferlerin içinde en kanlısı ise Altın Orda'ya karşı olanlarıydı.

6. Mançu Hanedanı'nın Çin'i Fethi

en büyük savaşlar

Mançu Hanedanı olarak da bilenen Qing Hanedanı 1644 - 1912 yılları arasında Çin'de hüküm süren, Çin'in son hanedanıdır. 1616 yılında Çin'i hakimiyeti altına almak için Ming Hanedanlığına savaş açan Mançurlar, 1644'te bunu başardı. Ancak bu süreçte 25 milyon insan hayatını kaybetti.


5. An Luşan İsyanı

en büyük savaşlar

Çin'de 755 - 769 yılları arasında gerçekleşen iç karışıklık, General An Luşan'ın Kuzey Çin'de hakimiyetini ilan etmesiyle başladı. Oğlu tarafından öldürülmesine karşın devam eden ayaklanma 30 milyon insanın hayatına maloldu. 30 milyon insandan bazıları savaş sırasında ölen askerler, bazıları kuşatmalar sırasında açlıktan ölen insanlardır. Tarihin en kanlı savaş süreçlerinden biri olmuştur.

4. Moğol İstilaları

en büyük savaşlar

1207 ile 1472 yılları arasında geniş bir zaman aralığını kapsayan Moğol istilaları dönemde neredeyse tüm devletlere korku salmıştır. Orta Asya bozkırlarından Doğu Avrupa'ya kadar uzanan Moğollar, Dünyanın toplam kara yüzölçümünün yaklaşık yüzde 22'sinde hakimiyet sürer olmuştu. Geçtiği yerlerde kütüphaneleri yok eden Moğollar tarihe kara bir leke bırakmışlardır. Kaynaklar netlik göstermese de istilaları boyunca 30 milyon ila 60 milyon insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

3. Birinci Dünya Savaşı

en büyük savaşlar

1914 yılında başlayan korkunç emperyalist paylaşım savaşı, 1918 kadar dünyaya kan sıçratmaya devam etti. Avrupa merkezli gerçekleşen savaş tüm büyük güçleri girdabına aldı. Dünyanın en büyük savaşlarından biri olan 1. Dünya Savaşı'nda tam 70 milyonluk bir askeri hareketlilik meydana geldi. Kimi kaynaklar 15 milyonun öldüğünü söylese de bunun yanıltıcı olduğunu, 40 milyonun üzerinde insanın bu savaşta öldüğünü belirten kaynaklar da mevcuttur. Askeri teknolojinin ciddi anlamda kullanıldığı ilk savaş olarak tarihe geçmiştir.

2. Taiping İsyanı

en büyük savaşlar

Çinli bir ailenin Hristiyan oğlu Hong Xiuquan, kendisinin İsa'nın kardeşi olduğunu söyleyerek 1840 yılında yandaş toplamaya başladı. Yandaşlarının dini ve askeri eğitim almasıyla beraber Hong, 1851'de Taiping yani büyük huzur dönemini başlattı ve krallığını ilan etti. Başlarda hükümetin saldırılarını püskürtüp ilerleyen Hong'un isyancıları zamanla gerilemeye başladı. Hung, Taiping'i tanrının koruyacağını, olduğu yerde kalacağını söylese de 1864'te zehir içerek intihar etti. Bu ayaklanma sırasında en az 30 milyon insan hayatını kaybetti.

1. İkinci Dünya Savaşı

en büyük savaşlar

1939'da başlayıp tam anlamıyla küresel bir savaş haline gelen 2. Dünya Savaşı 60 milyona yakın insanın hayatına maloldu. Dünyadaki devletlerin büyük çoğunluğu bu savaşta aktif veya pasif, ama mutlaka bir taraf oldu. 100 milyondan fazla askerin savaşmasıyla dünyanın en büyük nüfuslu savaşı olan İkinci Dünya Savaşı, yakın tarihe damgasını vurdu. Nükleer saldırı gibi bir kara lekeyi de barındıran savaş, sonrasında dünyanın tüm dengelerinin değişmesi ve süper güçlerin ortaya çıkmasıyla da kritik bir dönem oldu.


Elbette bu dünya güzel şeyler de içeriyor. Dünyanın en güzel 10 şehri yazımızı okuyarak ve videomuzu izleyerek havanızı değiştirebilirsiniz:

14 Ekim 2016 Cuma

Dünyanın En Güzel 10 Şehri

by

Bir şehir için "en güzel şehir" veya "güzel şehir" ifadelerini kullanmak, bir sıralama belirlemek elbette öznel bir eylem olacaktır. Kimisi için Ankara en güzel, en yaşanabilir şehirken bazı insanlar Ankara'yı puslu, soğuk, kötü bir şehir olarak tanımlayabilir. Bu yazıda, Dünya genelinde insanların genel kanı olarak en çok beğendikleri güzel şehirleri listeledik.

10. Floransa / İtalya

dünyanın en güzel 10 şehri

Floransa, rönesansın gerçek bir yansıması olarak beliriyor. Rönesans İtalyasının sanatı ve mimarisi Floransa'da adeta can bulmuştur. Özellikle şehrin geniş kadrajlı fotoğraflarında göze çarpan dev bir yapı var ki... Floransa Katedrali, diğer adıyla Santa Maria del Fiore Katedrali, bir diğer adıyla da Duomo; Floransa'nın simgesi haline gelmiş bir yapı. Geniş, çarpıcı kubbesi ve yüksek kulesiyle ruhani bir doyum sağlayan Duomo, Floransa'nın mistik atmosferini tam anlamıyla yansıtan bir şaheser.

9. Budapeşte / Macaristan

dünyanın en güzel 10 şehri

Hem gece, hem de gündüz muhteşem ve çarpıcı bir şehir Budapeşte. Kenti ikiye bölen Tuna Nehri, Budapeşte için önemli bir simge. Tuna Nehri'nin iki yakasını birleştiren köprülerle Budapeşte, özellikle gece manzarasıyla dünyanın en romantik şehirleri arasında yer alır. Buda Kalesi ve Andrassy Caddesi şehrin güzel noktalarından bazılarıdır.

8. Brugge / Belçika

dünyanın en güzel 10 şehri

Brugge, büyük bir ülkenin bir megakenti değil, küçük bir ülkenin şirin bir şehri. Şehrin güzelliğinin altında Ortaçağ mimarisi ve taş yapılar yatıyor. Brugge, insanı zamanda geriye götürecek bir atmosfere sahip. 117 bin nüfusa sahip şehrin, Ortaçağ'daki boyutlarının neredeyse hiç dışına taşmamış olması ilgi çekicidir. İçinden geçen, günümüzde ulaşım ve turistik amaçlı kullanılan kanalla Venedik'i andırır ve "doğudaki Venedik" de denir. Deforme olmamış antik yapılarıyla ziyaretçilerine romantik ve şiirsel bir gezi vaadeder.

7. Roma / İtalya

dünyanın en güzel 10 şehri

Roma, İtalya'nın başkenti ve en kalabalık şehir olmanın çok ötesinde bir anlam ifade ediyor. İnsanı şehre adımını attığı andan itibaren kaplayan tarihsel doku, Julius Cesar'dan gladyatörlere, taht savaşlarından mimari hesaplar yapan sanatçılara kadar pek çok hayali zihinde canlandırıyor. 2 bin yıldan uzun bir tarihe sahip olan Roma batı medeniyetinin doğduğu yer olarak kabul edilir. Collesium şehrin ve dönemin simgesi olarak hala dimdik ayakta duruyor.

6. Amsterdam / Hollanda

dünyanın en güzel 10 şehri

Hollanda'nın başkenti içinde herkes için bir şeyler barındırıyor. Dünyanın en eski borsasından "Red Light District" ' e, kanaldan kafelere ve müzelere kadar pek çok turistik öğe içerir. Özellikle gece hayatı ile ilgi çeken Amsterdam, bunun yanında tarihi ve sanatsal bir dokuya da sahiptir. Amsterdam'da bisiklet kullanımı oldukça yaygındır. Pek çok cadde ve sokak ulaşıma kapalıdır ve toplu taşıma, bireyse ulaşıma nazaran önemli bir paya sahiptir.


5. Rio de Janerio / Brezilya

dünyanın en güzel 10 şehri

Okyanusun mavisi, doğanın yeşili ve kumsalların kahverengiyle dünyanın doğal yollardan en güzel şehri denebilir Rio de Janerio'ya. Yerel adıyla "muhteşem şehir" , huzur dolu plajları ve etrafında yükselen Sugarloaf Dağı'yla cennetten bir parça gibi. Ünlü İsa Heykeli de o heybetiyle Rio'yu gölgesine almış durumda bulunuyor. Bu turistik kentte dünya standartlarındaki oteller neredeyse her mevsim doludur.

4. Lizbon / Portekiz

dünyanın en güzel 10 şehri

Lizbon, Portekiz'in en büyük şehri olmanın yanında dünyanın da en güzel şehirlerinden biridir. Şöhretini planlı bir yapılanmaya borçlu olmayan az sayıda güzel şehirdendir. Pek çok tepenin eteklerine oturan ve Tagus Nehri'yle çevrelenen Lizbon, büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Rengarenk eski sokaklarıyla Lizbon, dünyada görülmesi gereken şehirlerden biridir.

3. Prag / Çek Cumhuriyeti (Çekya)

dünyanın en güzel 10 şehri

Prag'a kuleler şehri de denir. Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar tarihsel ve kültürel bir karışıma sahiptir. Tarihin pek çok farklı dönemine ait tarihsel kalıntılar şehirde mevcuttur. Charles Köprüsü, Prag'ın en popüler tarihi harikalarından biridir ve turistlerin uğrak mekanıdır. 2 milyon kişilik nüfusuna karşın yılda 5 milyona yakın turist çeken Prag, dünya kültürel mirasları arasında bulunan pek çok müzeye, tiyatroya ve sanat galerisine ev sahipliği yapmaktadır.

2. Paris / Fransa

dünyanın en güzel 10 şehri

Paris hakkında söylenecek şeylerin tamamı zaten bugüne kadar şiirlerle söylenmiştir. Eyfel Kulesi'yle Seine Nehri'yle Paris adeta güzellik pırıltıları saçmaktadır. Bir gece, Eyfel'in muhteşem ışıklarını seyretmek bile şehri görmek için yeterli bir sebep. Elbette şehrin turist çeken tek noktası Eyfel değildir. Sanatın film şeridi Louvre Müzesi, tenis meraklılarının gözbebeği Roland Garros ile Paris, çokça farklı ilgi alanına sahip turist için çekim merkezidir. Fransız mutfağının nadide örneklerini de Paris'te tatmanız mümkün.

1. Venedik / İtalya

dünyanın en güzel 10 şehri


Tek kelimeyle eşsiz bir kent Venedik. Bir peri masalından kopmuş kadar büyüleyici atmosferi, bu eşsizliğinin kaynağıdır. Paris denince aklımıza nasıl Eyfel geliyorsa, Venedik deyince de aklımızda üzerinde gondollarla insanların gezdiği kanal gelir. Venedik'in sembolü haline gelmiş kanallar, yalnızca bir ulaşım aracı değildir. Venedik'i baştan sona kaplayan o romantik kokusunu, ancak gondolla bir tura çıkarak tam anlamıyla alabilirsiniz. Mimarisiyle, mutfağıyla, romantik dokusuyla şiirlerden tiyatolara, sinemalara kadar pek çok sanat alanına damgasını vurmuştur. Bu renkli şehrini dünyanın en güzel şehri olarak tanımlamak, son derece adil olacaktır.

9 Ekim 2016 Pazar

Dünyanın En Tehlikeli 10 Aktif Yanardağı

by
Magmanın yerkabuğundan dışarı püskürüp birikerek oluşturduğu coğrafi şekillere volkan ya da yanardağ denilmekte. Kimisi en son onbinlerce yıl, kimisi ise çok yakın zamanda püskürmüş olan bu yanardağlardan elbette aktif olanları popülerleşmiştir. Yanardağ patlaması ülkemizde tanıklık edebildiğimiz bir olay değil ancak yanardağlar, dünyanın belki de en korkunç harikalarıdır.

Bilim camiasında en son 10 bin yıl önce patlamış yanardağlara aktif yanardağlar denir. Bu tehlikeli dev tepeler ulaşılmalarının zorluğu, haklarındaki efsaneler ve kahramanlıklarla merak konusu olmuş, bir o kadar da korkutmuş varlıklardır. Dünyanın en aktif, en tehlikeli yanardağlarını listeleyip kısa bilgilerle sunacağımız yazıda sıralamanın öznel olduğunu belirtmeliyim.

1. Kilauea Yanardağı

aktif volkanlar

Günümüzde faaliyeti süren bu kalkan tipi yanardağ, Hawaii'de bulunuyor. 1983'ten beri faaliyette olduğu bilinen Kilauea, yerin 60 kilometre altından yüzeye magma çeken ilginç bir tesisat yapısına sahiptir. Faaliyete geçtiği 1983'ten bu yana sürekli olarak patlamakta olan Kilauea, çevresindeki pek çok yerleşim birimini yok etmiştir. Faaliyete geçtiği tarihten beri o kadar lav püskürtmüştür ki, aktığı okyanus kıyısında 2 kilometrekarelik yeni bir kara parçası oluşturmuştur. Yerin delindiği nokta olarak bilinir ve dünyanın en aktif yanardağıdır.

2. Etna Yanardağı


aktif yanardağlar


İtalya/Sicilya'da bulunan Etna'nın, faaliyetine 500.000 yıl önce başladığı tahmin ediliyor. Stromboli ve Vezüv ile birlikte İtalya'nın en aktif yanardağlarındandır. 3.500 yıldır oldukça sık patladığına şahit olunmuştur ve günümüzde bu aktifliğiyle en popüler yanardağların başında gelir. Öyle ki, kardeşi Vezüv'ün Pompeii efsanesi gibi Etna Yanardağı da Zeus'un 100 başlı canavar Typhon'u hapsettiği yer olarak Yunan Mitolojisi'nde kendine yer bulmuştur. 2011 yılındaki şiddetli patlamasının ardından Sicilya'da bilgisayarların, kol saatleri ve dijital saatlerin 15 dakika ileri olduğunun farkedilmesi gibi bir iddia ile bilim kurgu severlerin ilgisini ayrıca çekmiştir. Patlama sırasında 3-4 büyüklüğünde volkanik depremlere neden olur.

3. Stromboli Yanardağı


aktif yanardağlar


İtalya'da volkanik Stromboli adası üzerinde yer alan, "Akdeniz'in deniz feneri" de denen yanardağ, yaklaşık 2.000 yıldır aktiftir. Deniz altında 1.000 metreden fazla bir volkanik uzantının üzerinde yükselir. Uzun süre aralıklarla patlasa da hem İtalya'nın hem de dünyanın en tehlikeli yanardağlarından biridir. Son olarak 2008 yılında patlamıştı. J. R. R. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi'ndeki "Mount Doom" yani hüküm dağı kurgusunu Stromboli'den esinlenerek yaratmıştır.

4. Piton de la Fournaise


aktif volkanlar


"Fırın tepesi" olarak bilinen yanardağ yaklaşık yarım milyon yıldır bazaltik lav püskütrmekte. Hint Okyanusu açıklarındaki Reunion Adası'nda yer almaktadır. 8 kilometre genişliğindeki dev Enclos Fouqué kalderasını oluşturmuştur. Bölgede ciddi bir yerleşim olmadığı için büyük zararlar vermemiştir. Ancak bir teoriye göre bu geniş kaldera Hint Okyanusu'nun içine düşerek bir megatsunamiye neden olacaktır.

 

 

5. Yasur Yanardağı

 

aktif yanardağlar


Yasur Dağı, özellikle üzerindeki kraterlere düzenlenen turistik seyahatlerle ünlü bir yanardağdır. Bir pasifik ada ülkesi olan Vanuatu'da yer alan bu volkanın 800 yıldır faaliyette olduğu düşünülmekte. Püskürdüğü lavlar çok uzak mesafelerden dahi görülebilir. Ulaşılması en kolay volkanlardan biri olduğu düşünülse de, bazı meraklı ve cesur turistler için ölümcül olabileceği de görülmüştür.

6. Ambrym


aktif volkanlar


Ambrym, büyük bir patlamayla oluşmuş 12 kilometrelik bir kalderayla geniş bir volkandır. Üzerine bulunduğu adanın neredeyse tüm canlılık hayatını sona erdirecek büyük patlamalar ve lav akıntılarına neden olmuştur. Volkanik patlama indeksinde ikinci sırada yer almaktadır.

7. Merapi Yanardağı


aktif yanardağlar


Endonezya'da yer 130 volkan içinde en aktif olanıdır. Püskürttüğü maddeler ve gazlar, dağın zirvesini yılın 300 günü boyunca kaplar. Patlamalarıyla pek çok kişinin ölümüne neden olmuştur. 1994 yılında 64 kişinin, son olarak ise 2010 yılında 130 kişinin ölümüne sebep olmuştur. 2010 yılındaki patlama sonrası incelemelerde, bazı insanların bedenlerinin %95'inin tamamen yandığı belirlenmiştir. 

8. Erta Ale Yanardağı


lav gölü


Yerli dilde "tüten dağlar" anlamına gelen Erta Ale, Etiyopya'da yer alan aktif yanardağdır. Onu ünlü yapan en önemli özelliği üzerinde bulunan lav gölüdür. 1906 yılından beri varlığını sürdüren bu lav gölü, en uzun süre varolan lav gölü olarak da bir rekorun sahibidir. Bu lav gölünün de etkisiyle pek çok turist çeken Erta Ale Volkanı, muhteşem manzarasının cazibesiyle pek çok turistin hayatını kaybetmesine de neden olmuş, tehlikeli bir volkandır.

9. Pacaya Yanardağı


aktif volkanlar


Guetamala'da yer alan Pacaya Yanardağı, 1965 yılındaki patlamadan önce uzun süren bir uykudaydı. Stromboli tipi püskürmelerin yanı sıra kül patlamalar ve lav akıntıları da görülür. 2010 yılının Mayıs ayında şiddetli bir şekilde patlayan Pacaya Yanardağı tam 1500 metre yüksekliğe dev bloklar halinde maddeler püskürtmüştür. En az 1.800 kişinin evlerini boşaltmak zorunda kaldığı bu felaket, 1998, 1966 yıllarında da tekrarlanmıştı.

10. Erebus Yanardağı


aktif volkanlar


Aktif volkanların içinde dünyanın en güneyinde yer alan Erebus Dağı, Antartika'da yer almaktadır. Dünyada az sayıda bulunan lav göllerinden biri de bu volkanda bulunmaktadır. Zirvesi tam 3794 metre yüksekliktedir.

Bonus: Yellowstone Volkanı


aktif yanardağlar


Yellowstone'u listeye almadım çünkü aktif bir yanardağ olduğunu söylemek zor. Bilim insanları aktif bir volkan olarak göstermiyor ancak listeye "Yellowstone patlarsa" ihtimali üzerinden girecek bir yanardağ. Zira, 60 km uzunluğunda, 40 km genişliğinde ve 10 km derinliğinde magma haznesi ile 24.000 metreküp magma içeren bu süpervolkanın patlaması halinde Amerika'nın üçte ikisinin yok olacağı, hatta dünyada canlı yaşamın tamamen sona ereceği iddiaları ciddiye alınması gereken düzeyde ortaya atılıyor. Dünyanın sonu teorileri arasında yer alan muhtemel Yellowstone patlaması sonrası atmosferi kaplayacak kül tabakasının sıcaklığı düşürerek bir buzul çağı getireceği söyleniyor. 2010'da Eyjafjallajökull Yanardağı'nın ortaya çıkardığı sonuçları düşünecek olursak, bu süpervolkanın patlaması gerçekten yok edici olacaktır. 300 bin yılda bir patlayacağı öngörülen Yellowstone, bir saatli bomba gibi 360 bin yıldır orada duruyor. Dünyanın sonu hakkında 10 teoriyi derlediğim videomu da bu vesileyle izleyebilirsiniz.