31 Ekim 2017 Salı

En İyi Korku Filmleri - En Korkutucu 10 Film

by




10. 28 Days Later – 28 Gün Sonra

Mutasyon geçiren insanlar etrafında dönen bilimsel bir korku filmidir. Tedavi edilemez ve çok güçlü bir virüs konu alınıyor. Virüslü hayvanlar; bir grup hayvan aktivisti tarafından İngiltere'deki bir araştırma merkezinde görevli bilim adamının hoşnutluğuna rağmen serbest bırakılıyor ve virüs yayılırken sonuçlar ölümcül oluyor. Film bundan 28 gün sonra yalnızca bir avuç hayatta kalanlarla başlıyor. Hayatta kalmak için insanlık için bir avuç virüslü zombiye karşı savaş başlıyor.

 9. Alien - Yabancı

Bilimkurgu ile korkuyu harmanlayan fütüristik bir film olan The Alien bir efsanedir. Hikaye, kurtarma görevindeyken, gelecekte bir gezegende bulunacak bir geminin mürettebatını konu alıyor. Gemide kimseyle birlikte olmayan terk edilmiş bir gemi karşısına çıkıyorlar. Terk edilmiş gemide kurtarılanlar için arama yapmaya devam ederken, mürettebat daha önce karşılaşmadığı bir tür yabancı form buluyor. Ve bu uzaylılar yumurtadan çıkıp onlara saldırmadan önce kaçmak zorunda kalıyorlar.

8. The Shinng - Cennet

Harika bir hikaye çizgisinde ilerleyen Shining, sizi korkutacak ve aynı zamanda sizi sonuna kadar çengel tutacaktır. Öfkeli bir yazar olan Jack Torrance, barış içinde yazabileceği bir yer arıyor ve dolayısıyla oğlu Danny ve karısı Wendy ile dağın ortasında yer alan Overlook Hotel'i geziyor. Yeni evlerine yerleştikten sonra, Danny hızlı bir korku vizyonuyla ilgilendi ve Jack, çalışmasına neredeyse kapandı. Dramatik olaylar ortaya çıktıkça Wendy yavaş yavaş Jack ve Danny hakkındaki bazı günahkar gerçekleri keşfediyor.

7. Game of Death - Ölüm Oyunu

Bu korku filmi, işini ve daha sonra otomobilini ve kız arkadaşını kaybeden Pusit’in hikayesini konu alıyor. Büyük bir borca ​​batırılmış, nasıl ödeme yapacağını bilememektedir. Ardından bir yerden gizemli bir ses gelir ve şans eseri, on üç görevin tamamlanmasıyla onu 100 milyon dolar kazanabilecek bir gerçeklik gösterisinin parçası olmak için davet edildi. Teklif aslında cazip görünüyor ve Pusit oyunu oynamayı kabul ediyordu. Seyirciler de eğlenmeye başlıyor; ancak görevlerin gittikçe kötücül ve ölümcül hale geldiğini yakında fark ettik.

6. Psycho - Psiko

Alfred Hitchcock'un başyapıtına dayanan Psycho, harika ve devrim niteliğindeki bir korku filmi sunuyor ve 1960'da piyasaya çıktığında yeni bir tür oluşturuyor. Arsanın Marion Crane'in etrafında dönmesi, bir müşteriden Sam'e sevgilisine yardım etmek için kırk bin dolar çalıyor. Marion'un sahibi Norman Bates ile yaptığı toplantıyı içeren garip olayların bir devamı var ve sonunda Norman'ın annesi Marion'u öldürmek için boğdukları meşhur ve korkunç duş sahnesini izliyoruz.

 5. 100 Feet - 100 ayak

Bu doğa üstü gerilim filmi intikam sanatını yeniden tanımlıyor ve omurga arasında bir soğukluk yayıyor. Film, kendini savunurken öldürdüğü acımasız kocasının öldürülmesinden hüküm giymiş bir kadın hakkındadır. Ev hapishanesindeki hapishaneden serbest bırakılmasının ardından Marnie, evinde başkasıyla yaşar ve her zaman ona saldırmak için hazırlanıyor hissi uyandırıyor. Cümle bitene kadar kesin olarak evde kalmalarını emreden Marnie kabusu, ikamet eden kişinin intikam almak için her şeyi yapan ölen kocasından başka bir şey olmadığını keşfedince geri döndü!

 4. The Ring - Halka

Rahatsız edici bir video kaset içeren sıra dışı bir gerilim filmi olan The Ring, izlemek için radikal bir korku filmidir. Kuzeybatı Pasifik'teki bir kasabada rahatsız edici bir video kaset elden ele geçirilmeye başlandı ve bir dizi unutulmaz ve garip görüntüler oluşturuldu. Saatin ardından, bir dizi izleyici bir hafta içinde öleceklerini bildiren bir uyarı çağrısı alıyor. Bu şekilde, gençlerden oluşan bir grup ölü olarak ölür ve ölülerden birinin teyze eteğini araştırarak günahkâr bir gizemi çözmeye çalışır.

3. A Nightmare on Elm Street - Elm Sokağı Kabusu

En beğenilen korku filmlerinden biri olan film, hayallerinizde size sarılacak! Ölü bir katil kurbanları rüyalarında takip etmeye başlayınca ne olur? Cevabı bilmek ve korkuyu yaşamak için bu filmi izlemelisiniz. Nancy Thompson, tıraş bıçağı eldiveniyle onu takip eden bir adam hakkında korkunç kabuslar görmeye başladığında, yalnızca arkadaşlarının benzer kabus görüyor bulmak için bir şeylerin yanlış olduğunu düşünür. Freddy Krueger, çocuk katili kurbanları terörize etmek için ölülerden geri döndü, hayali haline geldi.

2. 1408

Hiç geçen gece bir perili otelde geçirdin mi? Eminim cevabın hayır olduğundan kesinlikle bu korku filmi boyunca oturmalısınız. Paranormal olayları ortaya çıkardığı için alkışlanan yazar Mike Enslin, oda numarası 1408’i aramak için ünlü otele gelir. Perili evlerin etrafında dönen batıl söylentilerin ortadan kaldırılmasında uzman olan Mike, hayatının şokunu, kanıtlarıyla karşı karşıya kaldığı için yaşıyor.

1. The Exorcist – Şeytan


Çok popüler bir korku filmi olan The Exorcist sizi doğaüstü dünyayla mülkiyet ve mücadeleye götürür. 14 yaşındaki bir kız alışılmadık davranış sergilediğinde, annesi kıza sahip olduğu ve ruh kovucuya ihtiyacı olan bir rahibe seslenir. Exorcist, sahip olduğu kızı geçmişten gelen şeytani bir düşmanla nihai bir savaşla geri getirebilmek için, çok sayıda bölüm ve güçlü bir doğaüstü unsurla mücadele eder.


15 Aralık 2016 Perşembe

Jüpiter hakkında 10 ilginç bilgi

by


Jüpiter, büyüklüğü ve gizemiyle insanoğlunun merak duygusuna tamamen hitap eden bir gezegendir. Yüzyıllar öncesinden bugüne kadar astronominin ilgisini en çok çeken gök cisimlerinden olmuştur. Önemini mitolojiden de anlayabiliriz. Yunan mitolojisinde Zeus'un yeri neyse Roma mitolojisinde de Jüpiter'in yeri odur. Gelin güneş sistemimizin en büyük gezegeni Jüpiter hakkında ilginç bilgilere göz atalım:

jüpiter

10. Jüpiter Bir Yıldız Olabilirdi

Jüpiter'i ve 4 ana uydusunu keşfeden kişi ünlü bilim insanı Galileo oldu. Europa, Io, Ganymede ve Callisto uydularını Galileo'nun 1610 yılında keşfetmesi astronomi tarihinde önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor. Bu keşif, Ay ile Dünya arasındaki ilişkiye benzer bir ilişkinin, yani Dünya dışında başka bir gök cisminin yörüngesinde uydular bulunmasının ilk belirtisiydi. Bu şekilde Kopernik'in ortaya attığı "Dünya evrenin merkezi değildir" teorisi desteklenmiş oldu.

Bunun yanında, Jüpiter'in bir gezegen mi yoksa yıldız mı olduğu konusu uzun süre tartışıldı. Güneş sisteminin en büyük gezegeni olan Jüpiter, helyum ve hidrojenden oluşan atmosferiyle bir yıldızı andırıyor. 80 kat daha büyük olsaydı Jüpiter bir yıldız olabilirdi. Ancak şu an bile çevresindeki 4 ana uydu ve onlarca küçük uydu ile küçük bir güneş sistemi niteliği taşıyor.

9. Jüpiter ve Büyük Kırmızı Lekesi

büyük kırmızı leke

Jüpiter'in üzerinde saatte 600 kilometre hızla ilerleyen rüzgarlar, gezegeni açık ve koyu renkli şeritli bir görünüme ulaştırıyor. Üst atmosferdeki beyaz bulutlar kristalik bir görünüme neden olurken daha derin seviyelerdeki koyu bulutlar, Jüpiter'in koyu renkli kısımlarını oluşturuyor. Rüzgarlar periyodik aralıklarla değişerek renk değişikliğine de neden oluyor.

Jüpiter'in görünümünde en çok göze çarpan yapı ise Büyük Kırmızı Leke olarak beliriyor. 300 yıllık devasa bir fırtına olduğu düşünülen Büyük Kırmızı Leke, Dünya'nın tam 3 katı büyüklüğündedir. Merkezinde tam 450 kilometre/saat hızla dönen rüzgarları barındıran Büyük Kırmızı Leke, zaman zaman küçülüp kaybolsa da Jüpiter'in yüzeyinde en çok dikkat çeken nokta olarak bulunuyor.

8. Jüpiter'in İnanılmaz Manyetik Alanı

jüpiter manyetik alan

Jüpiter'in manyetik alanı, Dünya'nın manyetik alanından yaklaşık 20 bin kat daha güçlüdür. Bu güneş sisteminin en güçlü manyetik gücü, bir insan için ölümcül sınırın 1000 katı kadar radyasyon yaratır. O kadar güçlü bir radyasyondur ki, bilinen en iyi koruma sistemine sahip NASA'nın Galileo sondasını bile yok edebilir. Bu manyetik alan, Jüpiter'in geçtiği yerlerde 1 milyar kilometrelik bir kuyruk izine neden oluyor.

7. Jüpiter'in Dönüş Hızı

jüpiter

Bildiğimiz gibi Dünya, kendi ekseni etrafındaki bir tam dönüşü 24 saatte tamamlıyor. Dünya'dan çok daha büyük bir gezegen olan Jüpiter ise inanılması güç şekilde, kendi ekseni etrafında 10 saatten daha kısa bir sürede dönüyor. Dünyamızda 24 saatte devir daim olan bir gün, Jüpiter'de sadece 9 saat 55 dakikada gerçekleşiyor.

Bu aşırı dönüş hızının elbette bir bedeli var. Jüpiter'in saatte 50 bin kilometre hızındaki dönüş hızı nedeniyle ekvatorunda bir çıkıntı ve zirvesinde yassılaşma meydana geliyor. Jüpiter'in kutupları, ekvatoruna oranla yüzde 7 oranında daha alçak bir yapıda bulunuyor.

6. Güneş Sistemindeki En Büyük Radyo

jüpiter

Güneş Sisteminin en büyük gezegeni olmak, diğer gezegenlerin büyüklüklerine yakın bir hacme sahip olmak Jüpiter'i pek çok alanda diğerlerinin önüne çıkarıyor. Radyo dalgaları da Jüpiter'in bu özelliklerinden biri. Ürettiği çok güçlü doğal radyo patlamaları Dünya'dan bile duyuluyor ve bu dalgalar radyo antenleri tarafından algılandığında son derece ürkütücü sesler oluşturuyor.

Jüpiter'den evrene yayılan radyo dalgaları elbette insan kulağıyla duyulamıyor. Ancak ekipmanlarla ses sinyallerine dönüştürülerek ilginç sonuçlara varılabiliyor. Üzerindeki iyonize gazların ve manyetik kutuplarının yaydığı radyo dalgaları, Güneş'ten bile kısa dalga boylarında oluşarak çok yoğun bir yapı gösteriyor.

5. Jüpiter Halkaları

jüpiter

Satürn gezegenini, onu çevreleyen halkalarla tanıyoruz. 1979 yılına kadar Jüpiter'in de çevresinde halkalar olduğu bilinmiyordu. Çünkü Jüpiter'in halkaları, Satürn'ün çevresindekilere oranla çok daha sönüktür ve dünya üzerinden bunları görebilmek mümkün değildir. Voyager One uzay aracının 1979 yılındaki keşfiyle birlikte bu konu da aydınlanmış oldu.

Jüpiter'i çevreleyen 3 halka var. Bunlardan en büyüğü 6 bin kilometre genişliğinde ve düz bir yapı gösteriyor. Bu halkaların tıpkı Satürn'dekiler gibi kuyruklu yıldızlar, asteroitler gibi gök cisimlerinin etkilerinden doğduğu düşünülüyor.

4. Gezegenlerin Koruyucusu

jüpiter

Güneş sisteminde Güneş'in ardından en büyük cisim Jüpiter. Böylesine büyük bir cisimin kendisine yakın diğer gök cisimleri üzerinde de elbette önemli etkileri oluyor. Jüpiter'in dev cüssesiyle doğru orantılı olarak ürettiği yer çekimi kuvveti, güneş sisteminin şekillenmesi ve gezegenlerin yerleşimi konusunda önemli rol oynuyor. Hatta güneş sisteminin oluşumu ve bugünkü halini almasında da Jüpiter'in etkisi olduğu düşünülüyor.

Jüpiter'in yarattığı yer çekimi etkisi, Uranüs'ün ve Neptün'ün şu an bulundukları konuma yerleştirdi. Jüpiter'in yer çekimi kuvveti elbette yalnızca gezegenleri etkilemiyor. Güneş sisteminde gezinen ya da sisteme giren asteroitlerin hareketlerinde de bu gaz devinin etkisi var. Gelecekte yaşanabilecek felaket teorileri arasında Jüpiter'in etkisiyle yönünü şaşırıp gezegenlere çarpacak asteroitler de bulunuyor.

3. Jüpiter ve Dünya'nın Aynı Boyuttaki Tek Parçası

jüpiter

Jüpiter'in büyüklüğünden sürekli bahsediyoruz. Ancak bu, her parçasının güneş sisteminin en büyüğü olduğu anlamına gelmiyor. İç çekirdeklerini karşılaştırdığımızda Dünya, Jüpiter'in gerisinde kalmıyor. Dünya'nın iç çekirdeği ile Jüpiter'in iç çekirdeğinin 1.300 kilometre civarında bir ortak noktada birleştiği tahmin ediliyor.

2. Jüpiter'in Atmosferi

jüpiter atmosfer

Jüpiter'in atmosferinde yüzde 90 oranında hidrojen ve yüzde 10 oranında helyum molekülleri bulunur. Küçük miktarlarda ise amonyak, su, metan gibi maddeler atmosferde yer alıyor. Jüpiter'in atmosferindeki bu ilginç kimyasal yapının kaynağı ise gezegenin çekirdeğine dayandırılıyor. İçeriği hala bilinmeyen yoğun yapıdaki iç çekirdek ve onun yoğun helyumla zenginleştirilmiş tabakası, atmosferin oluşumunda önemli rol oynuyor. Bu yapısı, Jüpiter'i tam bir gaz devi kılıyor.

1. Jüpiter'in Uydusu Callisto

callisto

Güneş sisteminin en kraterli gök cismi olan Callisto, Jüpiter'in bir uydusudur. Callisto Merkür ile aynı büyüklüğe sahiptir ve güneş sisteminin 3. büyük uydusudur. Diğer üç ana uyduya nazaran Jüpiter'den daha uzaktadır ve bu, daha az gelgit etkisi anlamına geliyor. Ayrıca tıpkı Ay'da olduğu gibi dönüş hızının etkisiyle Jüpiter'e dönük olan tarafı her zaman aynı taraf oluyor.


Callisto'yu 1610 yılında Galileo keşfetti. Ancak Galileo, bu keşfinde Callisto'nun yüzeyindeki kraterlerden habersizdi. Bilinen en kraterli yüzeye sahip gök cismi olan Callisto'nun yüzeyi 4 milyar yıldır hiç değişmemiştir.

11 Aralık 2016 Pazar

Korkunç bir deney: Küçük Albert Deneyi

by


Amerikalı ünlü psikolog John Watson ve asistanı Rosalie Rayner, korku hakkında bir araştırma yapmaya karar verdiler. Korkunun insanda sonradan gelişen bir durum mu yoksa doğuştan gelen bir dürtü mü olduğu konusunda yürütecekleri çalışma için çocukları incelemeye başladılar. Sonunda, 8 aylık Albert ile bu araştırmayı yürütmeye karar vererek gerekli hazırlıkları yaparlar.

küçük albert deneyi

Küçük Albert Deneyi olarak adlandırılan deneyde başlangıçta 8 aylık bebek Albert'e bazı nesnelere gösterilerek korku düzeyi ölçüldü. Minik bebek kendisine gösterilen tavşan, beyaz bir fare, maske, yanan kağıtlar, peruk gibi ilk kez gördüğü nesnelerin hiçbirinden korkmadı. Hatta hemen hemen hepsine gülümseyerek tepki gösterdi.

Deneyin esas başlangıç aşamasında Albert boş bir odaya konuldu. Odada sadece bebeğin oturması için bir yatak bulunuyordu. Boş odada bulunan Albert'in yanına beyaz bir fare konuldu ve tepkileri beklenmeye başladı. Ancak fareden korkacağı tahmin edilebilecek olan bu küçük çocuk fareden korkmadı. Üstelik fareyi çok severek onunla oynamaya, hareketlerine gülmeye başladı.

Buraya kadar masum gibi görünen deneyi korkunç deneylerden biri yapan olaylar ise bundan sonra gelişmeye başladı. Artık Albert fareye dokunduğunda demir çubukları birbirine vurarak gürültü çıkarılmaya başlandı. 8 yaşındaki bebek bu sesleri duyunca ağlamaya başlıyor, ağlaması kesilip oda sessiz hale gelince tekrar fareyle oynuyor, ona dokunuyordu. Ancak fareye her dokunduğunda gelen rahatsız edici sesler üzerine Albert fareye dokunmaktan korkmaya başladı.

Artık fareye dokunmaktan ve fareden korkmaya başlayan Albert'in karşısına bu kez tavşan gibi tüylü cisimler getirildi. Albert fareye benzeyen bu beyaz, tüylü şeylerden de korkup ağlıyordu. Sonrasında psikologlar tüylü, beyaz kostümlerle odaya girdiler. Giderek büyüyen tüylü nesneler Albert'te artık travma düzeyinde korkular yaratıyordu.

küçük albert deneyi

1920 yılında yapılan bu deney, duyulduğunda çok büyük tepkiler çekti. Henüz 8 aylık bir bebek olan Albert'e böylesine derin etkilere sebep olabilecek bu korkunç deneyin yapılması ve sonrasında da herhangi bir tedavi uygulanmaması çok konuşuldu. Denek Albert'e ne olduğu konusunda ise şüpheler var. En çok kabul gören iddiaya göre Albert 6 yaşında beyinde su toplanması nedeniyle hayatını kaybetti.

Dünyanın en korkunç deneylerini listelediğimiz ilk yazımızı buradan okuyabilirsiniz.


1 Aralık 2016 Perşembe

Kangal Köpeği ile kurt hikayesi

by


Anadolu'nun özellikle soğuk ve yüksek yerlerinden tüm ülkeye yayılmış bir efsanedir, Kangal Köpeği ile kurt arasındaki mücadele. Birisi çobanların ve sürünün can dostu, diğeriyse çobanın korkulu rüyası, sürünün ve Kangal Köpeği'nin düşmanı olarak biliniyor. Peki iki hayvan ırkı gerçekten de birbirine düşman olabilir mi? Kangal Köpeği ve kurt hangi durumlarda karşı karşıya gelir, hangisi kazanır? İşte işin popüler kültürle harmanlanmış efsane kısmı bu sorulardan itibaren başlıyor. Gelin hayal ederek aydınlatalım bu konuyu.

kangal köpeği kurt


Dağlarda, kırlarda gezen bir kurduz şimdi. Anadolu'nun soğuk gecelerinde mağaralarında uyuyan, aç geçirilen günlerin sonunda ise geniş arazilerde dikkatle gezinen bir sürüdeyiz. Müthiş bir ekip çalışmasıyla avlanır, temel hayat gayemiz olan hayatta kalma amacıyla hiçbir ziyafet fırsatını kaçırmayız. Bir tavşanın peşinde koşmak mı, yoksa 250 koyunluk bir sürüyü çevreleyip karnımızı tıka basa doyurmak mı? Hangisini seçerdiniz? Elbette 250 yürüyen et torbasının peşinden gitmeliyiz. Ama karşımızda bu sürünün etrafında hiç durmadan gezen birileri var. Sahi, kim bunlar?

kangal köpeği kurt

Şimdi de Kangal'da bir köyde, akşamüstü kapının önünde uyuyan bir köpeğiz. Islık ve koyun sesleri bizi uyandırıyor, heyecanlanıyoruz. Görev bizi bekliyor. Hava kararırken, sürümüzle birlikte geniş arazilerde ilerliyoruz. Birimiz sürünün dağılan ucunu toparlıyor, birimiz arkada kalanları sürüye yetişmeye zorluyor, birimiz sürünün arasında ilerliyor. Biz ise bir Kangal Köpeği'nin bedeninde, bembeyaz sürümüzün ilerleyişini çevrenin en yüksek kayasının üzerinden takip ediyoruz. Bir diğer yandan da etrafı gözlüyor, burnumuzu ve kulağımızı pür dikkat kullanıyoruz. Zifiri karanlıkta, uzaklardan bir koku geliyor. Yabancı bir koku, belli belirsiz çıtırtılar bizi ayağa dikiyor. Gözlerimizi diktiğimiz yerden karartıların bizi takip ettiğini farkediyoruz.

kangal köpeği kurt

Kangal Köpeği ile kurdun mücadelesi, işte burada, insanoğlunun köpeği ve besi hayvanlarını evcilleştirmesiyle başlar. Böyle bir şey hiç olmamış olsaydı da muhtemelen besin zincirinde çakışacak bu iki ırk, yine mücadele içinde olacaklardı. Ancak bu mücadele söylencelerle yayılan şekilde, birbirlerini gördükleri yerde ölümcül dövüşlere dönüşen bir mücadele değil. Bu mücadeleyi soğuk savaş dönemindeki devletler arası mücadeleye benzetebiliriz. Sıcak temas istemezler, çünkü bilirler ki karşı taraf çok tehlikelidir. Yaralarını saramayacağı mücadelelere girmenin ise iki sebebi vardır: birisi açlık, diğeri görev...

Sürünün başındaki çoban olalım bir süreliğine. Koyunlar yolculuğun yorgunluğu ve doymuşluk hissiyle uyumaya başlamışlar. Sürü durmuş biz durmuşuz, çay kaynıyor. Çayın közüne eğilip sigaramızı yakmaya çalışırken köpeklerimizin hareketlendiğini seziyoruz. Kayaların üstündeki can dostumuz, bir noktaya kilitlenmiş, hırıltılar çıkarıyor. Diğerleri bu sesi duyar duymaz o bölgeye bakıyor ve havlamalar başlıyor. Köpeklerimiz bir şey gördüler. Bizim ne olduğun şüphemiz var mı? Soğuğun memleketinde, sürüsünün başında tecrübeli bir çobansanız bu hareketlenmenin ne demek olduğunu hemen anlarsınız.

Sürüdeki bir koyunun bedenine giriyoruz bu kez. Tam karnımız doymuş, sürü durmuş ve uykumuz gelmişken köpeklerin havlamasıyla irkiliyoruz. Havlamalar şiddetleniyor ve içlerinden birisi karanlığa doğru koşmaya başlıyor. Çoban elinde feneriyle koşarak geliyor ve köpeğin koştuğu yere ışığını tutuyor. Evet, korkulu rüyamız tam da karşımızda duruyor. İkişer tane parıldayan göz, çobanın ışığı tuttuğu her yerde beliriyor. Çaresiz, neler olacağını bekliyoruz. Köpekler bir o yana bir bu yana koşarken sürüde de bir tedirginlik başlıyor.

Bu noktadan sonra kimin kazanacağına şartlar karar verir. Ancak iki ezeli rakibin mutlaka sonunda kaybedeceği bir durum var: kavga. Bir kurt veya kurt sürüsü, karşısında neredeyse kendisi kadar boyutlarda ve yüksek sesler çıkarıp hırçın tavırlar gösteren köpeklerle dövüşmek istemez. Hiçbir köpek de, kendisinden biraz veya çok fazla büyük olan kurtlarla teke tek savaşmak istemez. İşte burada şartlar devreye giriyor. Kurt sürüsü çok aç kalmışsa kavga kaçınılmazdır. Köpek ekibinin alfası çok agresifse kavga kaçınılmazdır. Kurtlar sürüye gereğinden fazla yaklaşırsa kavga kaçınılmazdır.

Şartlar kurt ile Kangal Köpeği'ni karşı karşıya getirdiğinde her ikisi de sorunu kavga etmeden çözmenin yolunu ararlar. Ancak kavga kaçınılmaz olduğunda, devreye güç, yorgunluk, açlık, sayı gibi pek çok faktör girer. Zinde bir kurt ile zinde bir Kangal Köpeği'nin kavgasından Kangal Köpeği'nin sağ çıkma olasılığı çok düşüktür. Ancak ikisi de son derece zeki hayvanlardır ve kaybedecekleri bir kavgaya kolay kolay girmezler. Zayıf, güçsüz bir kurt ile güçlü bir köpeğin kavgasıyla, kalabalık bir kurt sürüsünün yorgun köpeklerle giriştiği mücadele aynı kefede değerlendirilemez.

Aslında sandığımız gibi düşman değildir Kangal Köpeği ile kurt. Yalnızca birinin hayatta kalma arayışıyla diğerinin sorumluluk alanı birbiriyle çakışır. Anadolu bozkırlarının, dağlarının, soğuk gecelerinin sessizliğinde bu iki uzak akraba; birbirlerinden uzak durmaya gayret gösterirler. Kim kazanır, kim kaybeder? Bunu kimse bilemez. Anadolu'nun yok olmaya yüz tutmuş, endüstriyelleşmenin bozgununa uğramış bu mücadelesi efsanelerde ve köylerde var olmaya devam edecek. Kurt karnını doyurmak için arayışa çıkarken Kangal Köpeği sürüsünü canı pahasına koruyacak, çoban çayını içemeden etrafta koşuşurken koyunlar tedirgin gözlerle olan biteni izleyecek. Anadolu'nun kuru ayazı ise bu mücadeleye ev sahipliği yapmayı sürdürecek.

kangal köpeği kurt



30 Kasım 2016 Çarşamba

Dünyanın en korkunç deneyleri - 1

by


Dünyada insanlar üzerinde uygulanmış en ilginç ve bir o kadar da tehlikeli ve korkunç deneyleri listeledik.

Stanford Hapishanesi Deneyi

stanford hapishane deneyi

Stanford Hapishanesinde 1971 yılında gerçekleştirilen deney, tutsak olmanın ve tutsak etmenin, mahkumlar ve cezaevi yetkilileri üzerindeki davranışsal etkilerini incelemek amacıyla başlatıldı. Psikolog Philip Zimbardo ve ekibi tarafından yapılan deneyde bir grup denek mahkum, diğerleri ise gardiyan rolüne büründüler.

Deneyin başlamasından kısa süre sonra korkunç etkiler görülmeye başlandı. Hem mahkum rolündeki hem de gardiyan rolündeki denekler rollerine kısa sürede uyum sağladılar. Gardiyan rolündeki denekler, bunun bir deney olduğunu bildikleri halde denek mahkumlara karşı sadist davranış eğilimlerinde bulunmaya başladılar. Mahkumların da ciddi derecede travmalar yaşamaları sonucunda önce iki mahkum zorunlu olarak deneyden çıkarıldı. Sonunda Zimbardo, gittikçe korkunç bir hal alan deneyini erken bitirmek zorunda kaldı.

Canavar Çalışması

en korkunç deneyler

1939 yılında Wendell Johnson ve Mary Tudor tarafından yapılan deney, 22 çocuk üzerinde yapılan bir kekemelik deneyiydi. İçlerinden 10 tanesi kekeme olan toplam 22 çocuk, her grupta 5 kekeme denek bulunmak koşuluyla rastgele iki gruba ayrıldılar. Gruplardan birindeki çocuklara deneyin başından itibaren, çok iyi ve akıcı bir şekilde konuştukları telkin edildi. Diğer gruptaki çocuklara ise çok kötü konuştukları, bunu aşmak için bir yol bulmaları gerektiği aksi taktirde ise hiç konuşmamaları gerektiği vurgulandı.

Deneyi korkunç veya zararlı yapan, uygulanış biçimi değil sonuçları oldu. İlk gruptaki kekeme çocuklar olumlu konuşma terapisi ile bu sorunu aşıp akıcı bir şekilde konuşmaya başladılar. Ancak olumsuz terapi uygulanan gruptaki çocuklarda, deneyin ilk günlerinden itibaren konuşma bozuklukları ve çekingen davranışlar görüldü. Hatta bu gruptaki normal konuşan çocuklar dahi ya hiç konuşmadılar ya da kekeleyerek konuşmaya başladılar. Olumsu terapi uygulanan çocuklar yıllar sonra bile konuşma bozukluğu ve psikolojik sorunlar yaşadılar. Bu korkunç deney uzun süre gizli tutulmasına rağmen sonunda ortaya çıktı ve çok büyük tepki çekti.

MK-Ultra Projesi

mk ultra projesi

Aslında hedefledikleri ve sonuçlarıyla ayrı bir yazı konusu olacak bir projedir. İlerleyen zamanlarda sitemizde MK-Ultra Projesi ile ilgili daha geniş kapsamlı bir yazı yer alacak. Ancak kısaca bahsetmek gerekirse MK-Ultra Projesi, CIA tarafından yürütülmüş bir zihin kontrolü projesiydi. Bu projeyle CIA, LSD denen uyuşturucu madde, hipnoz, taciz gibi yöntemlerle deneklerden bilgi alınmasını ve onları yönlendirebilmeyi amaçlamıştı.

1953-1973 yılları arasında yapılan deneylerde önce maddi ve sosyal sorunlar yaşayan bireyler, tehditler ile denek olarak kullanıldı. Deneklere uygulanan aşırı dozdaki uyuşturucu maddeler ile deneyin korkunç amaçlarına yönelik sonuçlar alınmaya çalışıldı. Deneklerin binlercesi akıl hastanelerine kaldırılırken onlarcası da deney sırasında hayatlarını kaybetti. Belgeler yakılarak yok edilse de deneyle ilgili tanık ifadeleri günümüzde konuşulmaya devam ediyor.

Birim 731

birim 731

731. birim, Çin-Japon savaşı ve 2. Dünya Savaşı sırasında biyolojik ve kimyasal savaş yöntemleri araştırmaları yapılmış bir Japon araştırma merkezidir. Ancak hiç de masum araştırmalar yapılmadığını söyleyebiliriz. Çinli sivil ve asker esirler getirildikleri 731. Birim'de korkunç deneylere maruz kaldılar. Buraya getirilen esirler iç organlar hakkında bilgi edinmek için diri diri kesiliyor, silahların etkilerini test etme uğruna öldürülüyor, diri diri haşlanıyordu. Çevre halkı bu merkezden çok korkuyordu çünkü getirilen kişiler bir daha çıkamıyordu.


731. Birim'de yapılan deneyler yalnızca esirler üzerine yoğunlaşmamıştı. Bu korkunç araştırma merkezinde pirelere ve bitlere bulaşıcı hastalıklar enjekte etmek gibi tehlikeli deneyler de yapılıyordu. Bu şekilde uçaklarla düşman yerleşim birimlerine gönderilecek bu canlıların, bulaşıcı hastalıkları yayması planlanıyordu. Çin'de hastalık taşıyan pireler nedeniyle binlerce insan hayatını kaybederken, 731. Birim içerisinde deneyler yoluyla öldürülen esir sayısı bilinmiyor. Bu korkunç deneyler silsilesi 2. Dünya Savaşı'nda Japon yenilgisinin yaklaştığı anlaşıldığında sonlandırıldı ve deliller imha edildi.

Yazımızın devamı niteliğindeki Küçük Albert Deneyi makalemizi de buradan okuyabilirsiniz:
Korkunç bir deney: Küçük Albert Deneyi

14 Kasım 2016 Pazartesi

Süper dolunay nedir, ne zaman gerçekleşecek

by


21. yüzyılın en yakın ve en büyük dolunayına saatler kaldı. Peki süper ay veya süper dolunay nedir, ne zaman gerçekleşecek, saat kaçta izleyebileceğiz?

süper dolunay

Süper ay nedir? Süper dolunay veya süper ay, Ay'ın Dünya'ya en çok yaklaştığı dönemlerde gerçekleşen bir doğa olayıdır. Eliptik yörüngesi nedeniyle zaman zaman Dünya'ya yaklaşan veya Dünya'dan uzaklaşan Ay, bazı dönemlerde o kadar yakınımıza geliyor ki her zaman gördüğümüzden çok daha büyük ve ışıltılı görüyoruz. İşte bugün, o dönemlerden biri. 14 Kasım 2016'da süper aya tanıklık edeceğiz.

süper dolunay

Peki süper ay ne zaman görülecek? Süper ay ve süper dolunay dediğimiz doğa olayı aslında izlenmeye başladı bile. Dünyanın dönüş yönüne bağlı olarak farklı saatlerde izlenecek olan dolunay, 14 Kasım'ı 15 Kasım'a bağlayan gece Türkiye saatiyle 04:30'da izlenebilecek. Ay Dünya'ya en yakın konumuna 02:30'da ulaşacak ve bu saatten itibaren bu ışıltılı dev dolunayı gözleyebileceğiz. Elbette süper dolunayın izlenebilmesi için bulutsuz, açık bir hava gerekiyor.

Süper ayın bu yüzyılın en büyük dolunayı olacağı ve bir dahaki süper dolunayın ne zaman görüleceği NASA tarafından daha önce açıklanmıştı. Daha önce bu kadar büyük bir Ay görüntüsü 68 yıl önce gerçeklemişti. Sonraki süper dolunay için de 2034 yılına kadar beklememiz gerekecek. Bu yüzden doğa olayları meraklıları için önemli bir gün içerisinde bulunuyoruz. Dünya'ya arasındaki uzaklığı 356.000 kilometreye düşürecek Ay'ın mükemmel görüntüsü için 04:30'da gözler gökyüzünde olacak.

5 Kasım 2016 Cumartesi

Kış lastikleri karlı yola nasıl tutunur, faydası var mıdır?

by


Kış yaklaşıyor ve dolayısıyla kar da... Pek çoğumuz karla kaplanmış yollarda aracımızla dans etmemek için kış lastikleri takıyoruz. Peki karlı havalarda bu lastikler nasıl oluyor da yola iyi bir şekilde tutunuyor? Daha şüpheci bir soru için; kış lastikleri gerçekten işe yarıyor mu? Kış lastikleri ne zaman takılacak? Bu soruların cevabını aradık.

kış lastiği



Kış lastikleri karlı ve buzlu yollar için tasarlanmış olmanın yanı sıra soğuk havalar için de ideal lastiklerdir. Bu 3 faktör kış lastiklerini cazip kılmış ve pek çok ülkede belli mevsimlerde zorunlu hale getirmiştir. Türkiye'de ticari araçlar için 1 Aralık - 1 Nisan tarihleri arasında kış lastiği takma zorunluluğu vardır. Ancak yalnızca ticari araç sürücülerinin değil tüm sürücülerin kış lastikleri kullanması tavsiye ediliyor.

Kış lastiklerinin önemine gelelim. Yaz lastikleri karla kaplanmış bir yolda kısa süre ilerlese dahi tüm olukları karla dolacaktır. Bu da lastiklerin tüm dinamiğini anlamsız kılacak, sadece yuvarlak bir yüzeyle ilerlememize neden olacak. Ancak kış lastiklerinin üzerindeki olukların farklı doğrultuları ve derinlikleri sayesinde karla dolması daha zordur. Bu oluklar araç karlı bir yolda ilerlerken yoldaki karı sürükleyip atarak lastiğin yolla temasının kesilmemesini sağlar. Bu yol tutuşu için çok önemlidir.

kış lastiği

Kış lastiklerinin sadece karlı yollar için yapılmadığını söylemiştik. Yazlık lastiklere oranla daha yumuşak hamurlardan yapılan kış lastikleri, düşük sıcaklıklarda da esnekliğini koruyabilir. Ancak yaz lastikleri sıcaklığın 10 derecenin altına düşmesinden itibaren sertleşmeye başlar ve daha düşük sıcaklıklarda yol tutuşu oldukça azalır. Kış lastiklerinin bu denli sertleşmesi için ise neredeyse -30 derecelik bir sıcaklık gerekir.

kış lastiği


Yukarıda saydığımız sebeplerle, özellikle yoğun kar yağışının olduğu bölgelerde araç kullanan sürücülerin kış lastikleri fiyatlarına bakmaksızın bu lastikleri edinmesi gerekiyor. Şunu da eklemekte fayda var; öndeki iki lastik kış lastiği olsun gibi bir düşünce tamamen yersizdir. Bu özel bir mühendislik çabasıyla hazırlanan kış lastiklerinin tüm dinamiklerinin anlamsızlaşmasına neden olur ve sürücüye herhangi bir fayda sağlamaz. Kış lastiklerine yetmez ama evet diyerek karlı yollarda araç kullanmanızın her koşulda tehlikeli olduğunu hatırlatır, kazasız sürüşler dileriz.

4 Kasım 2016 Cuma

Dünyanın en güzel 10 doğa harikası yeri

by


Yine bir "en" listesi. Pek çok listede olduğu gibi burada da dünyanın en güzel yerleri ifadesinin öznel olduğunu baştan belirtmeliyim. Bu listede (görece) dünyanın en güzel doğal harikalarını ve dünyanın en güzel yerlerinin fotoğraflarını bulabileceksiniz.

10. Pamukkale Travertenleri

dünyanın harika yerleri

Türkiye'nin de en güzel yerleri arasında bulunan Pamukkale travertenleri dünyaca ünlü bir harika. Pamukkale travertenleri kalsiyum hidrokarbonat içeren suyun havadaki oksijenle temas etmesi sonucu karbonatın çökelmesiyle oluşur. Travertenler hem ülkemiz hem de dünyamız için iyi korunabilmiş, insanlar tarafından deforme edilmemiş bir doğal harika olarak önem taşıyor.

9. Salar de Uyuni Gölü

dünyanın harika yerleri

Bolivya'da bulunan Salar de Uyuni Gölü dünyanın en büyük tuz göllerinden biridir. Aynı zamanda dünyanın en güzel doğl harikalarından da biridir. Uzaktan bakıldığında parlaklığıyla bir buz gölünü andıran gölün üzerinde yürürken de, bir buz gölünde yürüyor hissine kapılabilirsiniz. Ancak bu hissiyatı buz kütlesi değil sertleşmiş tuz kristalleri yaşatır. Bir ayna kadar iyi bir yansıtıcıdır.

8. Bryce Kanyonu

dünyanın harika yerleri

Bryce Kanyonu aslında bir kanyon olmasa da bu şekilde anılır. Büyük Kanyon'un şöhret olarak gerisinde kalsa da ondan daha güzel olduğu söylenebilir. Kapadokya'dakilere benzeyen peribacaları; kırmızı, beyaz ve turuncu renkli taşlarıyla dünyanın en güzel manzaralarından birini sunar.

7. Cote d'Albatre (Kaymaktaşı Sahili)

dünyanın harika yerleri

Fransa'da 130 kilometre boyunca uzanan mükemmel bir sahil "Kaymaktaşı Sahili". Falez denen denize dik uçurumlar, bu sahilde çizgiler halinde bembeyaz bir görüntüyle karşımıza çıkıyor. Bu güzel manzaraya dünyanın en güzel sahillerinden biri demek yanlış olmaz sanırım.

6. Cehennem Kapısı

dünyanın harika yerleri

İsmine ve fotoğrafına bakıldığında bir volkanın lav gölünü andırsa da bu bir doğalgaz kuyusu. Cehennem Kapısı 1971 yılında doğalgaz kaynakları arayan Rus bilim insanları tarafından bulundu. Kuyunun içerdiği metan gazının çevreye zarar vermemesi amacıyla ateşe verilen kuyu, onlarca yıldır yanmaya devam ediyor.

5. Çizgili Buz Dağları

dünyanın harika yerleri

Antartika'da yer alan bu buz dağları mavi beyaz çizgili manzarasıyla dünyanın en güzel doğa harikası yerlerinden biridir. Bu çizgiler buzlarda oluşan çatlakların eriyen suyla donması şeklinde oluşuyor. Bu donan şeritler kimi yerlerde renkli görüntüsüyle eşsiz ve soğuk bir manzara sunuyor.

4. Zhangye Danxia

dünyanın harika yerleri

Kırmızı kara parkı olarak da bilinen bu doğa harikası yer; insanlar tarafından boyanmış izlenimi uyandırsa da tamamen doğal bir yapı. Milyonlarca yıllık değişimin bir sonucu olarak karşımıza çıkan bu rengarenk doğal güzellik, UNESCO tarafından koruma altına alındı. Her yıl yüzbinlerce turist, renkli kumtaşlarının oluşturduğu bu doğal güzelliği seyretmek için ziyarette bulunuyor.

3. Uçan Gayzer

dünyanın harika yerleri

Gayzerler genel olarak doğa harikası tanımına girse de ABD'de bulunan Uçan Gayzer, bir fantastik film sahnesini anımsatıyor. Jeotermal kaynak aramaları sırasında yanlışlıkla delinen zeminden püsküren mineraller tıpkı bir volkan gibi yükselip birikerek bu doğa harikasını oluşturmuş. Termofilik algler sayesinde ortaya çıkan renkli yapı ise Uçan Gayzer'i etkileyici kılan en önemli faktör.

2. Plitvice Gölleri

dünyanın harika yerleri

Hırvatistan'ın Bosna Hersek sınırına yakın bir bölgede bulunan göller topluluğudur. Farklı boyutlarda toplam 16 gölden oluşan bu doğal birliktelik, Dünya Kültür Mirası listesinde de kendine yer bulmuştur. 16 gölden her biri şelalelerle birbirine bağlanır. Ahşap yürüme yolları, göllerin ve şelalelerin doğal güzellikleriyle muhteşem bir manzara vaadeder.

1. Büyük Mavi Çukur


dünyanın harika yerleri

Belize'de bulunan Büyük Mavi Çukur, özellikle dalış meraklıları için eşsiz bir yer. Dünyanın en iyi dalış yeri sayılan Büyük Mavi Çukur, aynı zamanda dünyanın en güzel yerlerinden biri olarak göze çarpıyor. Bu doğal harikanın milyonlarca yıl önce üzerinde bulunan büyük bir mağaranın çökmesi sonucu oluştuğu tahmin ediliyor. 300 metre çapında ve 125 metre derinliğindeki masmavi gözüyle, dünyanın en güzel doğal harikası olarak listemizde ilk sırada yer alıyor.

Benzer bir listemiz olan Dünyanın En Güzel 10 Şehri yazısını da okumanızı tavsiye ederiz.